• Home
  • Genel
  • Esrarkeş katliamı Esad Efendi’ye yüklendi

Esrarkeş katliamı Esad Efendi’ye yüklendi

Büyük İslam âlimi Erbilli Şeyh Esad Efendi, Asteğmen Kubilay’ın şehit edildiği Menemen olayları ile hiçbir ilgisi olmamasına rağmen 33 köylünün katili Mustafa Muğlalı tarafından Divan-ı Harp’te yargılandı. Emekli Başsavcı Reşat Petek idam kararı öncesi ağır hasta haliyle atıldığı cezaevinde hayatını kaybeden Esad Efendi için ‘iade-i itibar’ çağrısı yaparken, tarihçi yazar Mustafa Armağan ise, ‘Devlet, Şeyh Esad Efendi ve diğer masumlardan özür dilemeli’ dedi.

İzmir Menemen’de Derviş Mehmet adındaki bir meczubun başını çektiği 7 kişilik bir grup esrarkeş, 23 Aralık 1930’da Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı şehit etti. Bu olayı ‘Cumhuriyet tarihinin en kanlı irticai ayaklanması’ olarak gündeme getirenlerin başlattığı provokatif süreç, Nakşibendi tarikatının tasfiyesi operasyonuna dönüştü.

NAKŞİBENDİ AVI

Dönemin Cumhuriyet Halk Parti’li (CHP) Adalet Bakanı Mahmut Esad’ın, Menemen olayından kısa süre önce Bursa’da Esad Efendi için söylediği, ‘Artık bu adamların köküne kibrit suyu dökme zamanı geldi’ şeklindeki sözleri de yaşanacak zulümlerin habercisi gibiydi. Mehdiliğini ilan eden Derviş Mehmet’in Nakşibendi tarikatından olduğu iddia edilerek yurdun dört bir yanından Nakşibendi şeyhleri tutuklandı ve Menemen’e getirildi. Tutuklanan isimler arasında İstanbul Erenköy’de ikamet eden büyük İslam alimi Erbilli Şeyh Esad Efendi de bulunuyordu. Esad Efendi, 84 yaşında olmasına ve ağır hasta vaziyette oğlu Mehmet Ali Efendi ile birlikte hapse atıldı.

DİVAN-I HARP KURULDU

Osmanlı döneminde, Sultan Reşad’ın atamasıyla Reis-ül-Meşayih (Şeyhler Heyetinin Reisi) görevini yapan Esad Efendi ve diğer tutuklular için yerel bir mahkemede yargılama yapmak yerine olağanüstü yetkilere sahip Divan-ı Harp Mahkemesi oluşturuldu. Sanıklara herhangi savunma hakkı tanınmayan Divan-ı Harp Mahkemesi’nin başkanlığına ise daha sonra Van’da 33 köylüyü kurşuna dizmesiyle tarihe geçen General Mustafa Muğlalı getirildi. Esad Efendi, kararın baştan verildiğinin şuuru içinde mahkeme ile ilgilenmek yerine şiir yazmayı tercih etti.

ZEHİRLENEREK ÖLDÜRÜLDÜ

Çok ağır hasta olmasına rağmen hapisteki zor koşullarda yaşamaya mecbur edilen Esad Efendi, kimi iddialara göre zehirlenerek yargı kararı açıklanmadan hayatını kaybetti. Mahkeme başkanı Muğlalı, Esad Efendi’nin vefat haberini mahkeme kararıyla birlikte açıkladı. Esad Efendi hakkında idam kararı verildi; ancak yaşının 65’in üstünde olması nedeniyle cezası 24 yıl ağır hapis olarak belirlendi.

ORUÇ TUTMAYAN MÜRTECİ

Esad Efendi’nin oğlu Mehmet Ali Efendi’nin de aralarında bulunduğu 28 kişi ise aynı mahkeme tarafından idam edildi. İdam edilenler arasında, Derviş Mehmet’e ip satan Musevi tüccar Hayim oğlu Jozef’in de bulunması yargılamadaki hukuk düzeyini gözler önüne serdi. Cumhuriyet Gazetesi’nin kurucusu Yunus Nadi’nin Cumhuriyet Yolunda adlı kitabında yer verdiği üzere sanıklardan birinin ‘Vallahi efendim, ben namaz bile kılmıyorum, oruç tutmadığıma dair şahitlerim vardır’ demesine rağmen idam edilmesi provokasyonu ortaya koyan bir başka gelişme oldu.

CHP’Yİ DESTEKLEMEYENE İDAM

Menemen olayından bir süre önce, dönemin gazetelerinde hakkında akla hayale gelmeyecek şekilde karalama kampanyaları yapılan Esad Efendi, vefatından sonra da iftiralara maruz kaldı. Esad Efendi’nin de aralarında bulunduğu birçok Nakşibendi şeyhinin idam ya da ağır hapse mahkum edilmesine neden olan Menemen olayı, Menemenlilerin CHP yerine Serbest Cumhuriyet Fırkası’na destek vermesi nedeniyle cezalandırılmasının yanı sıra Nakşibendi tarikatının bitirilmesi amacıyla düzenlenen bir provokasyona dönüştürüldü.

 Esad Efendi’ye itibarı iade edilsin

Emekli Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek, Menemen olayını, ‘Tarikat ve cemaatleri ortadan kaldırıp toplumu dinsizleştirmek için düzenlenen provokasyon’ olarak tanımladı. Petek, Esad Efendi’nin delil olmadan yargılandığını belirterek şunları söyledi: ‘Onları suça azmettirdiğine dair hangi deliller ve tanıklar vardır? Bu deliller olmadan Erenköy’den muhterem bir din büyüğünün ve tarikat şeyhinin alınıp Menemen’de yargılanması tamamen hukuk dışıdır. Bu ayıplardan kurtulma adına hesaplaşma olmalı ve vefat etmiş insanların itibarları iade edilmeli. İskilipli Atıf Hoca’nın mezarının bulunup memleketinde devlet yetkililerinin katıldığı törenle defnedilmesi iade-i itibar açısından önemli olduğu gibi, Şeyh Esad Efendi’nin uğradığı zulüm, devlet arşivlerindeki kayıtlardan da ortaya çıkarılmalı ve Esad Efendi’nin itibarı iade edilmelidir.’

 Devlet özür dilemeli

Derin Tarih Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Armağan, ‘Menemen olayı, toplumdan yükselen şikayetleri bastırmak üzere tezgâhlanmış bir provokasyondur’ dedi. Menemen olayının baskıcı bir yönetim için bahane edildiği tespitinde bulunan Armağan, şöyle konuştu: ‘Düşünün ki, isyancılardan birisi, sorguda haşa Allah’ın İstanbul’da oturduğunu söyleyecek kadar cahildi. Provokatörlerde ise içkiden esrara kadar her türlü madde mevcuttu. Neden yapıldı bu provokasyon? Ona bakmak lazım. Ekonomik bunalımın arkasından gelen kaosu ancak böyle bir kanlı operasyonla yatıştırabilirlerdi’ diye konuştu. Armağan, ‘Menemen olayını laiklikle ilgisi yoktur. Bu bir örtüdür. Asıl olan baskıcı ve totaliter bir devlet anlayışını egemen kılmaktır. Şeyh Esad da bu uğurda harcanan değerlerimizdendir. Devlet Şeyh Esad Erbilî’nin neden öldürüldüğünü açıklamalı ve bu masum insandan özür dilemelidir.’

http://www.yenisafak.com.tr/Gundem/?t=08.05.2012&i=382077

Bir cevap yazın