TARİHİN ÖTEKİ YÜZÜ
“İsmet İnönü’nün 11 Kasım 1938 günü Cumhurbaşkanlığına geçtikten sonraki ilk icraatı nedir?” diye sorsam eminim çoğunuz ciddi devlet işleriyle alakalı bir cevap verirdiniz.
Siz öyle zannedin. Meğer kazın ayağı hiç de öyle değilmiş.
Dolmabahçe Sarayı on binlerce ziyaretçinin izdihamına sahne olurken Muayede Salonu’ndaki Atatürk heykelinin söktürülüp kaldırılması için resmen izin istenmiş, cenaze geçici mezara bırakıldığında ise parçalanıp hurdacıya satılmıştır. Ardından gelsin eritip yok etme işlemi…
Daha cenaze ortada ama ilk emir, yeni Cumhurbaşkanının yerleşeceği saraydan selefinin heykelini kaldırtmak oluyor sizin anlayacağınız.
CHP’li Kemal Satır ifşa etmiş
Daha önce bahsettiğimiz gazeteci Selahattin Canka 2011 yılında yayınladığı Bitpazarı adlı kırkambar tipi hatıratında CHP Genel Sekreterliğinde de bulunmuş olan Kemal Satır’la son yıllarında yaptığı bir görüşmeden bahseder. Felçli olan Satır, bir soru üzerine sakat arabasıyla dip odaya gidip birkaç belgeyle döner. İçinden iki belgeyi ancak İsmet Paşa ve kendisi öldükten sonra yayınlaması ricasıyla verecektir.
Peki ne vardır belgelerde?
Birer fotokopisini kitaba derc ettiği bu iki çarpıcı belgeyi Milli Saraylar Arşivi’nden kontrol ettiğimizde gerçek olduklarını biz de hayretle gördük.
Belgelerden ilki 18 Kasım 1938 tarihli. O zamanlar Dolmabahçe Sarayı, Saraylar Umum Müdiriyet-i Âliyesi, yani Saraylar Genel Müdürlüğü tarafından yönetilmekteymiş. Belge “Milli Saraylar Mimarı F.A.” tarafından müdürlüğe yazılan bir izin yazısıdır. Bir saray mimarının izin yazısı gibi gözükmekle birlikte cenaze daha saraydayken bir memurun Atatürk heykelini kaldırmak ne haddine. Besbelli emir yüksek yerden gelmiştir.
Belgeler konuşsun
Emir kulu mimar şöyle yazmıştır dilekçesinde (aynen yazıyorum):
“Müdiriyeti aliyyeye
Muayede salonunda bulunan Ata Türkün heykelinin Cerri eskal ile yirmibeş lira seksen kuruş sarfiyle kaldırılmasına müsaade buyurulmasını arz eylerim.
18/11/1938
Milli saraylar mimarı
F.A. (soyadı okunmuyor)
Not: “Cerri eskal”a şimdilerde “ceraskal” deniliyor.
İkinci belge ise 22 Kasım 1938 tarihini taşır. Sait Sapmaz adlı Galata’da faaliyet gösteren pik, hurda demir ve madencilikle iştigal eden firma sahibi tarafından Milli Saraylar Direktörlüğü yani müdürlüğüne kesilen faturada bir gün önce cenazesi Ankara’da Etnoğrafya Müzesi’ne kaldırılan Atatürk’ün heykelinin satış işlemini bütün çıplaklığıyla belgelemektedir.
Altında Sait Sapmaz ve Milli Saraylar Mimarının karşılıklı imzaları bulunan faturada heykeli kaldırmak için “takım kirası”, “amele ücreti”, “kamyon nakliyatı” ve “amele otomobili” kalemlerinden oluşan 25 lira 80 kuruşluk fatura kesildiği anlaşılmaktadır.
Bu belgeleri görüp hayret eden gazeteci Selahattin Canka, karşısında duran CHP eski genel sekreteri Kemal Satır’a merakla sorar:
– Bu emri kim vermiş olabilir? Bu bir mimar, bir umum müdür işi değildi elbette!
Kemal Satır sadece sağ elini havaya kaldırarak ik üç defa bir o yana, bir bu yana sallamakla yetinir, cevap yok anlamında. Canka ilave eder:
“İşte o gün, 22.11.1938 tarihinde Türkiye haritasından Mustafa Kemal adı silinmişti artık.”
Paraların, pulların üzerinden, resmi dairelerden Atatürk resimlerinin kaldırılmasını dillerine dolayanlara bundan sonra Nutuk’un da İnönü’nün 1938-1950 arasındaki uzun Cumhurbaşkanlığı sırasında hiç basılmadığı notu ile beraber yukarıda aktardığımız heykel belgelerini de repertuvarlarına ilave etmelerini tavsiye ederiz.
Arzumuz, tarih meydanının zenginleşmesi. O da neyle olur? Yeni belgelerle elbette.
Buyurun belgeler… Ne diyecekseniz onlara deyin veya en iyisi, belgelerin sesini dinleyin.
08.08.2023, İttifak