Soru :
Üniversite öğrencisiyim. Şu anda Yakın Tarihin Kara Delikleri adlı kitabınızı okumaktayım. Kitabınızı beğenmekle beraber diğer kitaplarınızı da okumak için sabırsızlanmaktayım. Kendimizi geliştirmek için en müsait olan şu zamanlarda bir süredir kendimi mahrum bıraktığım kitap okuma zevkinden kitabınız sayesinde kurtulmaktayım. Kitabınızın sonlarına doğru gelmekteyim ve içerik dışında merak ettiğim iki şey var. Birincisi, sayfa 162’de (5. baskı) “Rauf Orbay’ın iddiası” başlığıyla okuduğum metin içerisinde daha önceki sayfalarda görmediğim bir yanlış yazım söz konusudur. Örneğin olmıyan ve unutmıyarak gibi. Acaba Cemal Kutay’ın kitabından alındığı için mi düzeltme yapmadınız yoksa dizgide mi bir hata var? Aydınlatırsanız sevinirim…
İkinci bir husus ise kanon kelimesinin kullanımı. İnternetten bakarak buldum, anlamını bilmiyordum, acaba kanon’u kullanmanız şart mıydı? Hem ne Türkçe ne de Osmanlıca kökenli bir kelime… Bunu bizi dilimizden ayıran ve geçmişimizi unutturanlara tepkili olduğunuzu düşünerek sormaktayım… Hayatımda ilk kez yaptığım bir şeydi, umarım ilk cevabı da sizden almak nasip olur. Selametle…
Ebubekir Türkmen
Cevap :
Gördüğünüz imla farklılıkları, alındığı kitaptaki şeklini bozmadan, olduğu gibi aktarma kaygısından kaynaklanmıştır. Buna göre bilimsel açıdan aldığınız yerdeki imlayı aynen korumanız, korumayacaksanız bunu parantez içinde belirtmeniz gerekir. Kanon (canon) Türkçede tam karşılığı olmayan bir kelime. Klasikler desek, hem tam karşılamıyor, hem de zaten Fransızca. Temel eserler desek, belki bir yanıyla karşılar ama kanon’da sadece belirli kişilerin, mesela Milli Eğitimin filanca kurulunun karar belirlediği eserler değil, zaman içinde
kalıcılığı kesinleşmiş ve benimsenmiş eserler sözkonusudur. Mesela Shakespeare külliyatı kanoniktir, Yunus’un divanı kanonik olmakla birlikte mesela Risaletü’n-Nushiyyesi aynı ölçüde kanonik bir metin değildir gibi. Bu sebeplerle ‘kanon’ kelimesini kullandım.