Atatürk bugün yaşasaydı?

Atatürk bugün yaşasaydı?
Geçenlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Deniz Baykal arasında ilginç bir polemik yaşandı.
Ne var ki, Dersim tartışmasının derin gölgesinde kaldığı için fark edilemedi. Haberlere bakılırsa Başbakan Erdoğan, “Asıl Atatürkçü biziz, Atatürk mezarından kalksa bunları def eder.” demiş, Baykal ise onu Hz. Ömer’le ‘vurmuş’ ve “Atatürk eğer yaşamış olsaydı, sen oralarda olabilir miydin? Atatürk’ü bırak da Hazret-i Ömer kalkarsa senin halin ne olur?” diye sormuş.
Gördüğünüz gibi geçmiş hiç de geçmemiş; bizimle nefes almaya devam ediyor.
“Kalksaydı, ne derdi?” Bu, siyasette kullanışlı tezlerden biridir Türkiye’de. Neden başka bir ülkede mezardakilere parmak sallatma, rakibin kulağını çektirme durumlarıyla karşılaşmıyoruz da, Türkiye’de bu davranış normal sayılıyor? Mesela ABD’de Cumhuriyetçiler Demokratları ‘Lincoln mezarından kalksa kaçacak yer arardınız.’ diye tehdit etmiyor da, bu tavır bizde neden hâlâ para ediyor? Araştırılması gereken bir durum.
Elimde “Kalkınan Köylü Dergisi”nin eki olarak basılmış bir anketi duruyor. Üzerinde tarih yok ama derginin 1965-1968 yıllarında çıktığını biliyoruz. Adı, tam da bugünlere göz kırpacak cinsten: “Eğer Atatürk Yaşasaydı?”
Hepsi de Atatürk’ün yakınında bulunmuş, kimisi silah ve siyaset arkadaşı olmuş 11 kişiye sağlıklarında sorulmuş: Eğer Atatürk yaşasaydı, sizce, 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki bloklaşmada, Demirperde arkası cephesini mi yoksa Batı hürriyeti cephesini mi seçerdi? Eğer Atatürk yaşasaydı, sizce, Rusya bizden Boğazlarda üs ve üç vilayeti geri istedikten sonra ve Truman doktrini Amerika’yı Rusya’nın karşısına çıkardıktan sonra, Amerika ile ittifakını nasıl karşılardı?
Cevaplarda karşımıza ulusalcıları şoke edecek şu çarpıcı sonuçlar çıkmış:
1. Atatürk sağ olsaydı, başını ABD’nin çektiği hür dünyayı, yani Avrupa-ABD eksenini seçerdi.
2. NATO’ya girerdi.
3. ABD ile ittifak eder, dostluk kurar, savaş sonunda dağıttığı yardımı almakta sakınca görmezdi.
Öyle midir, değil midir, bilmiyorum. Ama en azından Atatürk’ün o tarihte sağ olan 11 yakını, ölümünden yıllar sonra böyle düşünmüş.
Peki kimdir bu yakınlar? Kitaptaki sırayla görelim.
Org. Fahrettin Altay: Atatürk yaşasaydı “Hiç şüphesiz Batı hürriyet cephesini tercih ederdi”. Ayrıca Amerika’yla ittifakı onaylardı. Bir şartla: “Memleketimizin yüksek menfaatlerini çok dikkatle gözetir”di. Ancak ülkemizin coğrafî durumunun aynı zamanda “Amerika’yı da savunmakta olduğunu düşünür” ve ikili anlaşmaları bizim için daha faydalı şekilde yapardı. (Sizi bilmem ama ben Turgut Özal konuşuyor sandım bir an.)
Tevfik Rüştü Aras: Atatürk döneminin en uzun süreli dışişleri bakanı olan Aras gayet diplomatik konuşmuş: Ona göre Atatürk, Birleşmiş Milletler’e kesin olarak girer, Batı Bloku’nda yer alıp komşularıyla iyi ilişkiler kurardı.
Falih Rıfkı Atay: “Çankaya” yazarına göre Atatürk tereddütsüz ABD-Avrupa cephesini tercih ederdi. Amerika ile ittifak ederdi, zira Türkiye’yi Rusya’nın pençesinden kurtaran ABD’dir.
Org. Asım Gündüz: Uzun yıllar Fevzi Çakmak’ın ardında Genelkurmay II. başkanlığını yürüten Gündüz de Atatürk’ün ‘Batı hürriyet cephesi’ni tercih edeceği kanısında. Ona göre Atatürk, ABD’nin dostluk ve yardımını kabul ederdi.
Afet İnan: Atatürk’ün en yakınlarından olan İnan, kendisinde bu sorulara cevap verme yetkisini görmemiş ve “duruma göre” davranacağını söylemekle yetinmiş.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu: Hiç şüphe yok ki, demokrasi cephesinde yer alırdı, demiş ve eklemiş: İngiltere ve ABD ile dostluk münasebetlerimiz daha büyük zaferden hemen sonra başlatılmıştı. Bu yüzden ABD ile ittifak anlaşmasını kabulde asla tereddüt etmezdi.
Hasan Rıza Soyak: Uzun yıllar cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğini yürüten Soyak’a göre Atatürk, sürekli olarak Batılılaşmak için çaba sarf etmişti. Gerektiğinde her yabancı ülkeyle anlaşmaktan yanaydı. İsim vermese de ABD ile anlaşırdı demek istiyor.
Tayfur Sökmen: Hatay’ın ilk ve tek cumhurbaşkanı olan Sökmen, Atatürk’ün zaten 1924’ten itibaren Amerika ile dostluk kurmayı, anlaşmayı Türkiye’nin güvenliği bakımından çok gerekli gördüğünü belirtiyor. Bu yüzden yaşasaydı ABD ile ittifakı ‘fevkalade karşılardı’.
Cemal Hüsnü Taray: Sağlığında bir süre milli eğitim bakanlığı yaptığı Atatürk için hürriyetin esas olduğunu söyleyen Taray, onun Lozan Konferansı’nda İngiltere ile ittifak taraftarı olduğunu gösterdiğini söylüyor ve yerimizin NATO olduğunu ekliyor.
İsmail Hakkı Tekçe: Çankaya Muhafız Alayı komutanı olan Tekçe, yaşasaydı Atatürk’ün doğal olarak hür dünyayı seçeceğini, Amerika ile ittifak edeceğini söylüyor.
Yusuf Kemal Tengirşenk: İlk dışişleri bakanlarımızdan Tengirşenk de Afet İnan gibi Atatürk’ün zamana ve zemine göre hareket edeceğini, yani pragmatik bir siyaset takip edeceğini belirtiyor.
İnsan bir sözüm ona “Atatürkçü Fikir Dergisi” diye çıkartılan “İleri” dergisinde yazılanlara bakıyor, bir de Atatürk’ün en yakınlarının şu sözlerine. “İleri”cilere bakarsanız mutlak “Batı düşmanı” bir Atatürk vardır karşımızda. Oysa kendi arkadaşları, İngiltere ile de, ABD ile de pekala uzlaşmaya yatkın, hatta uzlaşmış bir Atatürk portresi çizmişler.
‘Herkesin Atatürk’ü kendine’ gibi akıl dışı bir sonuç çıkıyor.
Yukarıdaki 11 tanığın sözleri ışığında Erdoğan-Baykal polemiğindeki soruyu tekrar düşünün isterseniz: Atatürk bugün yaşasaydı kimden yana olurdu? m.armagan@zaman.com.tr

29 Kasım 2009, Pazar

Bir cevap yazın