Bir yazarın okurla yolculuğu

Bir yazarın okurla yolculuğu

Çiğdem GÜZELHAN

Takvimler 16 Haziran 1950?yi gösteriyor. Vakit ikindidir.


Beyoğlu İstiklal Caddesi?nde biraz garip kalmış bir camideyiz, Ağa Camii?nde. Geredeli Tahsin adlı bir müezzin çıkar bodur minareye ve büyük bir sevinç içinde İstanbul semalarının yıllardır hasret kaldığı o tutkulu sesi bir anda azad ediverir:

_?Allahu ekber, Allahu ekber??

Mustafa Armağan?ın Timaş Yayınlarından çıkan Türkçe Ezan ve Menderes adlı kitabı yukarıda alıntıladığım sunuş ile başlıyor.

Çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede laiklik adı altında, anlamıyla bağdaşmayacak bir şekilde din ve devlet işleri birbirine karıştırılmış, ezan Türkçeleştirilmiş, camilerde Arapça ezan okuyanlar cezalandırılmıştı. Tek partili dönemin kapatılıp çok partili döneme geçişin en yankılı sesi ?Allahu ekber? nidaları ile olmuş, halk Adnan Menderes?in Türkçe ezan esaretini kaldıracağı vaadine kulak vererek DP?yi açık ara iktidara getirmişti. Nitekim Menderes?te sözünde durmuş, göreve başladığında ilk icraatı ezanın Arapça aslına uygun okunmasını sağlamak olmuştu.

Mustafa Armağan, bilmediğimiz, unuttuğumuz ya da unutturulan birtakım gerçekleri su yüzene çıkarttığı kitabıyla farkında olmadan gündemde olan bir konuya da gönderme yapmış, ezanın Arapça aslına çevrilmesinde CHP? nin ?evet? ile ?hayır? arasında sıkışıp kaldığını belirtmiş. Şöyle ki;

?Evet? deseler bir türlü, ?Hayır? deseler başka bir türlüydü.

?Evet? deseler. Arapça ezanı yasaklayan kanunu çıkaran kendileriydi, bunu seçmenlerine ve kendilerine nasıl izah edeceklerdi?

?Hayır? deseler bu defa seçimlerde uğradıkları hezimeti ebedileştirecek ve halkın tepkisini iyiden iyiye kabartacak tehlikeli bir karara imza atmaktan çekiniyorlardı.?

Türkçe Ezan ve Menderes ilginç bir şekilde oluşturulan bir eser. Yazar, internet sitesinde ezan yasağının kaldırılmasının 60. yılı için bir kitap tasarladığını, okuyucularının anıları ile ya da çevresinde dönemi yaşamış kişilerle yapılan röportajlarla eseri oluşturacaklarını açıklamış, gösterilen yoğun ilgi sayesinde kitabını tamamlamış.

18 yıl ezanı Türkçe dinledikten sonra Arapça ezanı ilk duyduklarında yaşanılan ruh hali, duygu seli sizi de en az benim kadar saracak sanıyorum. Artık her ezan sesinde şükrederken buluyorum kendimi.

Osmanlı dönemi ve yakın tarihi anlatan kitapları ile tanıdığımız Mustafa Armağan; tek bir yazara ait olmayan, okuyucuyu içinde barındıran ve yine yakın döneme ışık tutan bir eser çıkartmış ortaya.

 

Bu yazı skyturk.net adlı sitesinin 09-08-2010 tarihli yayınından alınmıştır.

Bir cevap yazın