Cengiz Han mı, Prozac mı?

Cengiz Han mı, Prozac mı?

Mudanya sahillerinin esrarengiz ufuk çizgisini seyre aldığım Fıstıklı sahillerinde zihnim okuduklarımla yay gibi gerilmiş durumda. Lakin vücudum rehavet uçurumlarından birini bırakıp öbürüne atlamakta. Derken gazetelerden iki haber düşüyor önüme.

İlk habere göre Amerika artık uçaklarda işi şansa bırakmayacak ve yolcuların beyinlerini okumak suretiyle muhtemel tedhiş tehlikelerini daha baştan önleyecekmiş. Uçak kaçırmaya teşebbüs edenler beyinlerinden geçirdikleri okunarak tespit edilecekmiş. Tabii bu projenin, modern toplumun en ‘terbiyeli’ ve en ‘uysal’ toplum oluşunun en bariz olarak sergilendiği sahne olan uçak yolculuğuyla sınırlı kalmayacağını görmek için kör olmak lazım. Modern toplum nasıl insanlık tarihinin şahit olduğu en disiplinli, en itaatkâr, tehlikeli kozları en fazla budanmış ve ehlileştirilmiş (Baudrillard olsa sürüleştirilmiş derdi) toplum ise, postmodern veya küresel toplum da, Focault’nun disiplin ve cezalandırma veya Panoptikon olarak tespit ettiği modernliğin baskıcı özünü fersah fersah aşacak gibi görünüyor. Artık suç işleme şansımızın da elimizden alınacağı bir dünyaya doğru dev adımlarıyla ilerliyoruz.

Suç kavramının mahiyeti değişecek ve artık niyet de suçun kapsamına girecek anlaşılan. Böylece yalnız iktidarın düşünülmesini tasvip ettikleri düşünülecek; eylem alanında zaten iyice köşeye sıkıştırılmış bulunan bizler düşünce planında da ‘durdurulmuş’ olacağız.

Neyse, yağmur damlalarının asma yapraklarına tıpır tıpır düştüğü bu tatil gününde tabloyu daha fazla karartmanın alemi yok. İsterseniz ikinci haberimizle meselenin başka bir yönüne bakalım.

Dünkü Sabah’tan ufak bir not: 11 Eylül’den sonra işi Müslümanlara ‘faşist’ demeye kadar vardıran Fukuyama hazretleri ‘Le Figaro’daki söyleşisinde şunları buyurmuş: ‘Günümüzde insanın komplekslerini yenmesini, ihtiraslarını aşmasını, kendisiyle ve dünyayla barışık hale gelmesini sağlayan ilaçlar var. Sezar’ın zamanında, Napolyon’un döneminde örneğin Prozac olsaydı, bu liderler Avrupa’yı fethetme ihtirasıyla yanıp tutuşmayabilirlerdi. Ya da en azından bir noktada durabilirlerdi.’

Fukuyama’nın sözleriyle havaalanlarında beyin okumaya dair haber arasında aslında sandığımızdan daha yakın bir ilişki var. Prozac, bildiğim kadarıyla bir antidepresan, yani depresyonu iyileştirdiği iddia edilen bir ilaç. İlacı alanlar bir süre sonra kendilerini iyi hissedebiliyorlar. Ancak 1990’larda âla–yı vala ile tanıtılan Prozac’ın bir tür ‘uyuşturucu’ olduğu, hastaların ancak yüzde 10’unda başarılı sonuç verdiği ve çoğu insanda bir kişilik değişimine yol açmadığı, buna mukabil de yığınla yan etkisi bulunduğu biliniyor.

Kompleksleriniz ve ihtiraslarınız mı var, alacaksınız Prozac’ı, hepsinden azad olacaksınız anında! İyileşecek, normalleşeceksiniz! Sıradışı olandan nefret eden bir dünyanın normaller sürüsüne dahil olacaksınız hemen. Velhasıl toplumlar, bir uçak yolculuğundaki gibi edilgin, söz dinler ve güdülebilir bir sürü haline gelecek Fukuyama’ya kalırsa. ‘Kaka’ davranışlar daha kaynağındayken kurutulacak.

İlk haberde suça niyetlenme dahi imkânsız kılınırken, ikincide aslında pek çok alanda pozitif bir enerjiye dönüşebilecek olan sıradışı olma hakkımız elimizden alınıyor ve böylece müthiş bir uyum ve itaat toplumuna ulaşılacağı varsayılıyor.

Yağmur siyah damlalar halinde düşüyor kâğıda. Bir süre sonra yazının içi de kararıyor gördüğünüz gibi. Lafı bağlama vaktidir artık.

Soru şudur:

İnsanlığı Prozac toplumunun uyuşturucu etkisinden kurtaracak, sistemi kökünden sallayarak toprağı alt–üst edecek, rehavete gömülmüş bulunan düzeni sarsarak içinde yeni havalandırma menfezleri açacak Cengiz Han’lar, İskender’ler, Sezar’lar ve Kanuni’lerin çıkabilme şansları var mıdır bugün? Dünya tarihinin gidişatına müdahalede bulunacak büyük ve beklenmedik ‘alternatif’ hareketler çıkmazsa, toplumları itaatkâr uçak yolcularına dönüştürecek bu ‘küresel uyuşturma (veya kuzulaştırma) süreci’nin duracağı herhangi bir nokta olacak mıdır?

Beynimin zembereğini gevşeteceğini umarak başladığım yazıyı adamakıllı gergin bir soruyla noktalıyorum:

Siz karar verin: Cengiz Han mı, Prozac mı?

20.08.2002

Bir cevap yazın