Felsefeye dalmak!
Felsefe en zorlu alan gibi görünür gençlere. Bunun çeşitli sebepleri var elbette. Yetiştiğimiz yıllarda büyüklerimiz felsefenin yanına yaklaştırmaz, “Felsefe, vesvese” tekerlemesini dillerinden düşürmezlerdi.
Buna rağmen felsefe okumak için yola çıkanları bir sürü tehlike beklerdi.
Bursa’da, Yeşil Türbe ve Türk—İslam Eserleri Müzesi (eski Yeşil veya Sultaniye Medresesi) ile bir üçgenin köşelerini teşkil eden Sur Kitabevi’nin loş, dehlizi andıran pınarından kana kana bilgi içtiğimiz günlerden birinde bundan 11 yıl önce kaybettiğimiz İbrahim Ünal Taşkın ağabeyin –kendisini rahmetle anıyorum— teşvikiyle başlamıştım felsefe kitapları okumaya. Başlayış o başlayış! O gün bugündür gerek okuyucu olarak, gerekse çevirmen ve yazar olarak felsefeyle ilgim hiç kesilmeden sürüp gidiyor.
Başlangıçta çok zorlandığımı itiraf etmeliyim. Birçok kavram kafamda arı vızıltısı gibi uçuşuyordu; ne nedir, kim neyin devamıdır, tam olarak bilemediğim için kafamda hercümerc olmuş bir yığın bilgiyi taşıdım bir süre. Önce el kitaplarından başladım, sonra yavaş yavaş felsefe tarihleri okudum, daha sonra da felsefenin özel meseleleriyle ilgili kitaplar…
Beni engellemeye, vazgeçirmeye çalışanlar da olmadı değil. “Sapıtacağımı” düşünerek abice tavsiyelerde bulunanlar, “daha yararlı” konularla uğraşmamı salık verenler, gidişatımdan endişe duyanlar çoktu.
Bir hatıramı naklederek konuyu biraz açmak istiyorum. İstanbul İlim Yayma Yurdu’nda kaldım öğrencilik yıllarımdı. O yıllar, İslamcılığın “altın yılları” olarak anılacaktır herhalde ileride. Sonradan çok iyi dost olduğumuz bir abi, benim Suut Kemal Yetkin’in Estetik Doktrinler Tarihi adlı kitabının özetini çıkarttığımı görünce, acıyarak yaklaşmıştı yanıma. Bunlarla niçin uğraşmak gereğini duyduğumu, bunlar yerine İslâmî konulardaki eksikliklerimi kapatmamın, kaynak kitapları okumamın daha yararlı olacağını söylemişti uyarı tonuyla.
Diyeceğim o ki, bu tavır, kendi içinde tutarlı ve haklı da olsa, herkesin aynı şeyi yapması gerektiği gibi toptancı bir mantığa dayanıyordu. Kur’an ve hadis çalışmayanlar, İslamî ilimler konusunda eksiği bulunanlar dinen de eksik sayılıyordu neredeyse! Şüphesiz ki dinen öğrenilmesi gereken bilgileri öğrenmek ve Kur’an’ın âyetlerinin, Hz. Peygamber’in sözlerinin künhüne vakıf olmak her Müslüman için temel bir vazifedir. Herkes kendi çapında bununla meşgul olmak yükümlülüğündedir. Ama benim bulunduğum nokta, artık kültür safhasıydı ve burada, “bizim” dışımızda neler olup bittiğini öğrenmek de dinin bir parçası olmak gerekiyordu.
Velhasıl, felsefe öğrenmeyi hem içten, hem de dıştan zorlaştıran faktörler devreye giriyordu. Ama yılmayacaktım. Devam ettim.
Bugün de müzmin bir felsefe öğrencisi olarak yoluma devam ediyorum. Bu yolculuğumdan da doğrusunu söylemem gerekirse hiç pişman olmadım. Dolayısıyla aşağıdaki listenin büyük ölçüde 20 yıllık felsefe öğrenciliği serüvenimden süzüldüğünü belirtmeliyim.
Felsefe kitapları
1.John Herman Randall, Jr.—Justus Buchler, Felsefeye Giriş, Ege Üniversitesi Yayınları, 1982 (Çeviren: Ahmet Arslan). Okuduğum kitaplar içerisinde bir miktar alt yapı gerektirmekle birlikte kesinlikle en sistematik olanlarından birisi. Felsefenin hayatla ilgisinden başlayarak din, ahlak ve estetiğe kadar pek çok alanı felsefenin ışığında tartışan önemli bir kitap. Ne yazık ki yeni bir baskısının yapılıp yapılmadığını bilmiyorum.
2.Takiyettin Mengüşoğlu, Felsefeye Giriş (Remzi Kitabevi). Bir ders kitabı olarak son derece açık bir dille kaleme alınmış ancak yazar, belli kavramları fazla açıklamaya gerek duymadan kullanıyor. Bu bakımdan bir sözlükle (mesela Ahmet Cevizci’nin Felsefe Sözlüğü ile) okunması tavsiye edilir.
3.A. Kadir Çüçen, Felsefeye Giriş (Asa Kitabevi, 1999). Baş tarafında felsefe öğretimi ile ilgili pedagojik bir tartışmayı da içeren faydalı bir giriş kitabı.
4. Alfred Weber, Felsefe Tarihi (Sosyal Yayınlar). Yahya Kemal’in dostlarından H. Vehbi Eralp tarafından Türkçeye kazandırılan bu önemli kitabın yazarı, ünlü sosyolog Max Weber’in kardeşidir. Maalesef yüzyılımızın başlarında kaleme alındığı için 20. yüzyıl felsefesi kısmı eksiktir.
5.Bedia Akarsu, Çağdaş Felsefe (Milli Eğitim Bakanlığı, 1980). İngilizce bilseniz size John Pasmore’un o nefis A Hundred Years of Philosophy’sini (Felsefenin Yüz Yılı) tavsiye ederdim ama bu kitap da faydadan hali değil. Çağdaş felsefenin temel metinlerini kısa açıklamalarla veren filozofların metinlerine dayalı bir kitap.
6.Pitirim Sorokin, Bir Bunalım Çağında Toplum Felsefeleri (Bilgi Yayınevi), Çeviren: Mete Tunçay. Geçtiğimiz yüzyılın sonu ile bu yüzyılın başlarında üretilmiş toplum felsefelerinin en önemlilerinin özetleri, eleştirileri ve karşılaştırmaları…
7.Descartes, Metot Üzerine Konuşma (Sosyal Yayınlar). Felsefe öğrencileri genellikle doğrudan filozofların kitaplarına girmekten, zor olduğu gerekçesiyle çekinir, ikinci, üçüncü el yorumlarını okumayı tercih ederler. Oysa sanıldığının aksine birçok filozofun kaleminden çıkan metinler, yorumlarından daha kolay anlaşılır. Bunun en güzel örneği, Descartes’ın bu en çığır açmış kitabıdır. (“Düşünüyorum, öyleyse varım” cümlesi bu kitapta söylenmiştir.) Belki okumayanlar şaşıracaktır ama kitabında hatıralarından bile bahseder modern felsefenin babası.
8.Doğan Özlem, Tarih Felsefesi (Ara Yayıncılık). Tarih felsefesini çağdaş felsefenin ulaştığı yeni yorumlar ışığında değerlendiren ve önemli metinlerin çevirilerini sunan derli toplu bir çalışma.
9.Ahmet Cevizci, İlkçağ Felsefesi Tarihi ve Ortaçağ Felsefesi Tarihi (Asa Kitabevi, 1998, 1999). Bir modern çağ cildiyle tamamlanacak olan bu 3 kitaplık dizi, önemli bir boşluğu dolduruyor.
10.Seyyid Hüseyin Nasr, İslam ve Modern İnsanın Çıkmazı (İnsan Yayınları, 1984), Çeviren: Ali Ünal. Genel olarak modern dünyanın, özel olarak ise modern felsefenin geleneksel İslâm perspektifinden bir eleştirisini sunan kitap, özellikle tavsiyeye şayandır.
Hiç şüphesiz bu listenin bütünü kucaklamak gibi bir iddiası yok. Sadece daha ilerisine geçebilmeniz için bir tür yol azığı vazifesi görecektir bu kitaplar.
Felsefe tarihinin eleştirisi
Bütün bunların üzerine İnsan Yayınları’nda halen mevcudu bulunan bir çevirimi okumanızı tavsiye ederim. Bu kitap, özellikle bilimle ilgilenen okuyucular açısından çok sarsıcı tezler ve yaklaşımlar içeriyor. Aynı zamanda felsefe tarihinin dönemin ideolojisiyle yakın bağlarını da (örneğin Descartes’ın, hayvanların diri diri kesilip biçilmesine (vivisection) nasıl cevaz verdiğini) ayrıntısıyla ortaya koyuyor: Kitap Fritjof Capra’nın. Adı: Batı Düşüncesinde Dönüm Noktası. Şahsen çok etkilendiğim kitapların başında geliyor. Benden söylemesi!