Haritalar yeniden çizilirken

Haritalar yeniden çizilirken
– Ortadoğu haritası yeni baştan çizilecekmiş, duydun mu?
– Duydum da, mevcut haritanın “bizim” haritamız olduğunu kim söylüyor ki?
– Misâk-ı Millî ile çizilmemiş miydi “bizim” haritamız?
– Kısmen. Çünkü Misâk-ı Millî sınırları içindeki Batum, Musul ve Kerkük “dışarıda” kaldı. Az kalsın Hatay’ı da kaybediyorduk. Bereket, İkinci Dünya Savaşı çıktı da, Hitler belasına Fransızlar Hatay’ı bırakmak zorunda kaldılar.
– Bugünkü haritamız “bizim” değil mi yani?
– Zaten modern haritaların hiçbiri bizim değil. Bu haritalar Avrupa’da ve şimdi de Amerika’da çiziliyor, sonra da bu haritalarda belirlenen sınırlar, işgal kuvvetleri tarafından teyit ediliyor.
– Bir nevi bombardıman yani.
– Çok doğru. Fakat bu bombardımanın gürültüsü ve dumanı yok. Virüs gibi nesilden nesle sirayet eden ve ilerleyen, Hz. Süleyman’ın asasını kemiren kurtlar gibi dayanaklarımızı çürüten sinsice ve derinden bir bombardıman karşısındayız.
– Demek durum o kadar vahim ha?
– Hayır, vahim olsa bunu hepimiz fark ederdik. Ne yazık ki vahim olduğunu fark edemeyeceğimiz kadar vahamet kesbetmiş durumda olay. Bence asıl vahim olan bu!
– Yanılıyorsun, haritalar gerçeğin birer kopyasıdır ve bilimsel güvenilirliği tartışılmaz.
– Yani haritaların taş, toprak gibi birer gerçeklikleri olduğunu mu düşünüyorsun?
– Gayet tabii. Haritabilimciler, coğrafyacılar, geometriciler harıl harıl yeryüzünün gerçeğe en uygun resmini çıkartmaya çalışıyorlar. Bunların işgalci güçlerin keşif birliği gibi değerlendirilmesi çok saçma. Üstelik artık uzaydan fotoğrafları çekiliyor dünyanın.
– İnsanoğlu, bir kürenin bütününü aynı anda göremeyeceğine ve dünyayı, uzaydaki bütün noktalardan ihata edemeyeceğine göre, uzaydan çekilen fotoğraflar “uygun” bir açıdan çekilmiş olup her zaman çeken kişinin tercihi veya amacı doğrultusunda yapılmış bir “tablo”dan ibarettir.
– Tablo mu? Bence fotoğraf fotoğraftır, hangi açıdan çekilmiş olursa olsun…
– Sen haritacılar tarafından imal edilen dünya haritalarında Afrika kıtasını hiç bu kadar muazzam boyutlarda gördüğünü hatırlıyor musun?
– Gerçekten de ne kadar büyükmüş Afrika’nın boyutları! Oysa elimdeki haritada Avrupa’nın altına sıkışmış sefil bir kıta gibi görünüyor.
– İstersen elindeki haritada Afrika ile Kuzey Amerika’yı mukayese edelim. Hangisi daha büyük görünüyor?
– Kuzey Amerika tabii ki. Kuzeye gittikçe irileşiyor.
– Pekala, o zaman al eline bir ansiklopediyi ve oku bakalım, Afrika ve Kuzey Amerika’nın yüzölçümleri ne kadar?
– Kuzey Amerika 24 milyon km², Afrika… Afrika ise 30 milyon km². Ama nasıl olur?
– Tam 6 milyon km² daha büyük Afrika. Ama o gerçeğin kendisi zannettiğin harita, 6 milyon km²’yi buharlaştırmış durumda. Üstelik Kuzey Amerika’yı Afrika’dan daha büyük göstermiş.
– Hayret. 6 milyon km², yani 8 tane Türkiye buharlaşmış bu haritadan?
– Sade o olsa iyi. Kuzey yarımküredeki bütün cisimler, güney yarımküredekilerden daha büyük gösterilir haritalarda. Kuzey kutbuna yaklaştıkça yüzölçümleri iyice büyür. Zaten bu yüzden Grönland adası (Danimarka’nın toprağıdır!), Avustralya kıtası kadar görünüyor elindeki haritada. Oysa Avustralya 8 milyon km², Grönland ise sadece 2 milyon km²’dir.
– Peki sebebi?
– Haritabilimciler hâlâ işin içinden çıkabilmiş değiller. Çünkü küremsi bir yüzeye sahip olan dünyamızı düz bir yüzey üzerine aktarmak, portakalı soyduğumuzda ondan tam bir dikdörtgen çıkarmak kadar zordur. Dene istersen.
– Peki. Portakalı dilimlere ayırdığımda dilimler ortada geniş oluyor ama uçlarda daralıyor. Sonuçta papatya gibi bir şekil çıktı ortaya. Bir sürü boşluklar kaldı dilimler arasında.
– İşte bu boşlukları doldurmak için kutuplara doğru bazı cisimlerin boyutlarını abartmak zorunda olduklarını söylüyor haritacılar. Bu yüzden de kuzey kutbuna yakın ülkeler, olduklarından büyük gösteriliyor.
– Şu halde haritalara güvenemeyecek miyiz?
– Zaten haritabilimciler bile haritayı, haritacıların “yeryüzü şekilleri hakkındaki izlenimleri” diye tanımlıyorlar.
– İzlenimler mi? İlginç.
– Tabii kastî çarpıtmalar da söz konusu.
– Mesela?
– Nasıl dünya tarihi Avrupa tarihinden ibaretmiş gibi sunuluyorsa, coğrafya da Avrupa’nın etrafında yapılandırılmış. Gördüğün gibi haritanın göbeğinde Avrupa var. Neden Çin veya Hindistan değil de Avrupa?
– Ama bütün haritalar böyle.
– Ben de “bizim” haritamız yok derken onu söylemeye çalışıyorum zaten. Mevcut haritalar Avrupa’yı merkeze alarak yapılmıştır. Bu yüzden Amerikalılar, Amerika kıtasını merkeze koydukları ve Asya’yı, birisi doğuda, öbürü de batıda olmak üzere iki parçaya böldükleri başka bir haritayı kullanırlar.
– Şimdi anlıyorum “harita yapmak” derken kastettiğin şeyi.
– Evet harita, imal edilen bir şeydir. Bu yüzden bir harita vizyonu olan ülkelerin haritaları dünyayı belirler.
– Demek ki Amerika haritayı yeniden çizmekten bahsederken, eskisini demode, Avrupa-merkezli buluyor.
– Evet, Amerika eski haritaların o devrin süpergüçleri olan İngiltere, Fransa ve Rusya tarafından oluşturulduğunu, oysa yeni ve tek süpergüç olarak dünyayı kendisinin yeniden biçimlendirmesi gerektiğine inanıyor ve bu yüzden kendi haritasını sermeye çalışıyor dünyanın üzerine. Haiti, Somali, Afganistan, Panama, Bosna ve Irak operasyonları bu yeni dünya haritasının siftahları. Arkası gelecek tabii ki.
– Peki biz ne zaman harita yapmaya başlayacağız?
– Haritaya bakmayı öğrendiğimiz zaman!

Bir cevap yazın