• Home
  • Genel
  • İlk heykel Atatürk zamanında yıktırılmıştı

İlk heykel Atatürk zamanında yıktırılmıştı

Kars’taki heykel yıkımı iyi güzel de, acaba ‘ucube’ sadece Kars’a mı özgü? Peki Bursa’da Osman Gazi Türbesi’nin baş ucuna dikilen o ucubeyi kim temizleyecek?

 

Üstelik Çağlayan’da yaptırılan adalet sarayında bir değil, iki ucube birden var. Ayrıca Harvard’da Osmanlı tarihi okutan Prof. Cemal Kafadar’ın Cumhurbaşkanlığı ödül töreninde dikkatimizi çektiği Haliç Köprüsü’nde yapılması düşünülen “altın boynuz” ucubesine kim mani olacak?

“Avrupa’nın en büyük adalet sarayı” diye tanıtılan binanın girişine bakın lütfen. İki kara ucube sizi bekliyor. Bu zebellah gibi kadın heykelleri putperest Yunanlıların Zeus’un eşi dedikleri Themis’e ait. Hadi diyelim hukuku Avrupalılaştırdık, heykelini de alalım dediniz, iyi de, birbirinin benzeri iki adalet tanrıçası ne anlama geliyor, söyler misiniz? Heykel bir şeyi simgeler. Peki iki adalet tanrıçası neyi simgeliyor? Yoksa adalet düzenimizin biri askerî, diğeri sivil olmak üzere çift başlı olduğunu mu? Heykel vazo değildir ki, simetrik olsun diye şuraya da bir tane lütfen diyelim.

Prof. Sami Selçuk’la bu garabeti konuşmak istedim. Bana hemen ‘Heykelin gözleri bağlı mı?’ diye sordu. Evet deyince, bunun eskimiş bir adalet anlayışını yansıttığını ve heykelin gözlerinin açık olması gerektiğini söyledi. Gözlerin kapalı olması, ‘Ben suçlunun kişiliğiyle değil, suçla ilgileniyorum’ demekti. Oysa hukuk ‘suçluyu tanımadan hüküm verilemez’ noktasına gelmiştir diye de ekledi.

Bence Çağlayan’daki ‘ucube’lerden hiç değilse birinin (soldakinin) yıkılması şart. Aksi halde bir müteahhit işgüzarlığının bedelini on yıllar boyunca dünyaya rezil olarak ödeyeceğiz demektir.

Peki Osman Gazi türbesinin başına dikilen ucubeyi ne yapacağız? Güya Bursa’nın kurtuluşu anısına 1925’te dikilen anıtta “Türk” askerinin Bursa’yı ikinci defa fethettiği ve “Osmanlı” hükümetinin bu sayede yıkıldığı yazılı. Vur Osmanlı’ya! Şehir Yunanlılardan kurtarılmış ama onların aleyhine tek kelime yok. Anıtta bir de hilali delen ok motifi var. Hilal İslam’ın ve dolayısıyla Osmanlı’nın simgesi. Ok İslam’ı ve Osmanlı’yı öldürüyor yani. Üstelik dikildiği yer de çok anlamlı. Adeta Osman Gazi’nin böğrüne mızrak saplamışlar. Bu mızrağı onun böğründen kim çıkaracak, bu ucubeyi oradan kim kaldıracaktır?

Gelelim asıl konumuza. Bizde açık bir alana dikilen ilk heykelin çok şaşırtıcı bir macerası ve hafızamızı tarumar eden bir yanı var. Şöyle ki:

1) İlk heykel zannettiğiniz gibi Cumhuriyet döneminde değil, Osmanlı zamanında dikilmişti.

2) İstanbul veya Ankara’ya değil, Sivas-Erzurum yoluna dikilmişti.

3) Atatürk heykeli değil, Osman Gazi’nin büst şeklinde bir heykeliydi.

4) Açılışını vali değil, müftü efendi yapmıştı.

Nasıl? Şaşırılacak kadar varmış değil mi? Şimdi isterseniz ayrıntılara geçelim.

Osman Ergin’in “Tarih Dünyası” dergisinde yazdığına göre bizde ilk heykel dikme niyeti 1910 yılında Basra’da doğmuş. Basralılar şehirlerine Mithat Paşa’nın heykelinin dikilmesini istemişler ama Şeyhülislamlık karşı çıkmış. Ancak muhtemelen 1914-1918 yıllarında ilk heykelin dikilmesi Anadolu topraklarında gerçekleşmiş. (Mustafa Kemal Paşa’nın 1923’te Bursa’da yaptığı konuşmada bu “güzel heykeli” örnek verdiğini biliyoruz.)

Hafik ile Zara arasında yaptırılan Osman Gazi’nin büst şeklindeki heykeli 8-10 metre yüksekliğindeki bir sütunun üzerine dikilmişti. Yaptıran, zamanın Sivas Valisi Muammer Bey, yapımına nezaret eden de Zara Kaymakamı Nabi Bey’di. İyi de Vali Bey heykele o kadar meraklı idiyse bunu neden Sivas’ta yaptırmadı? Bilmiyoruz. Muhtemelen halkın tepkisinden çekinerek nispeten ıssız bir yere yaptırmış olmalı; anlaşılan, bir tür kamuflaj yoluna gitmiş.

Daha da garibi, Vali’nin bu ilk heykeli açma işini Sivas müftüsüne havale etmesi. Belki de tepkileri kırmak için açılış bir din adamına yaptırılmıştı. Sarıhatip oğullarından Rauf Efendi adlı müftü açılışı yapıp dönüşte Çarşı Caddesi’nden geçiyormuş. Halk “Taş dikenler geliyor!” sözleriyle karşılamış kendisini. (Osman Ergin’e göre Sivas folklorunda “taş diken” tabiri iyi bir manaya gelmez, kinaye ve tariz yoluyla söylenirmiş.)

Bu ‘ilk’ heykelin yıkımının Türkiye’de heykel yapımını başlatmak için gayret sarf eden Atatürk’ün iktidarında gerçekleşmiş olması da çok ilginçtir. Heykeli yıktıran da Nazmi Toker adlı bir validir. Emekli jandarma subaylığından valiliğe sıçrayan Toker, yıkıcılığıyla meşhurmuş. Heykeli 1937’de yıktırmış.

Peki neden? Osman Ergin, ilk heykeli dikilen kişinin Osman Gazi olmasını hazmedemeyenlerce yıktırıldığına inanır. Aynı gayretkeşler güzelim tuğraları kırmadılar mı? İzmir’in sembolü olan Saat Kulesi’ndeki Abdülhamid’in tuğraları ile Osmanlı armaları bugün niye yok? Tabii ki, Cumhuriyet işe sıfırdan başladı dedirtmek için. Nitekim kitaplarda 1926’da Sarayburnu’na dikilen Atatürk heykeli “Türkiye’deki ilk heykel” diye geçer.

Şaşırmaya devam. Ne de olsa şaşırmak düşünmektir.

Bir Atatürk heykeli de imha edilmiştir Türkiye’de. Hem de 2005’te.

1980’de Emirdağ’daki askerî garnizon bir ere alçıdan bir Atatürk heykeli yaptırıp belediyeye hediye eder. Heykel Cumhuriyet Meydanı’na dikilir. Ancak Atatürk karikatürü denilebilecek bu heykelin estetik çirkinliği fark edilse de kimse dokunmaya cesaret edemez. Günün birinde tesadüfen ilçeden geçmekte olan “bilirkişiler” bu çirkinliği fark edip heykelin değiştirilmesini isterler. Sonuçta yeni bir heykel yaptırılır.

Buraya kadar pek bir sorun yok. Ancak kaldırılan eski (kötü) heykele kimse dokunmaya cesaret edemez. Köylere teklif edilir, almazlar. Sağda solda bir süre gezdikten sonra belediye, heykele biri zarar verir de başlarına iş açılır korkusuyla ‘imha’sına karar verir. Kırılır mı? Hayır tabii ki. Atatürk’ü Koruma Kanunu varken kim cesaret edebilir ki buna? Sonuçta heykel meçhul bir yerde her aşaması fotoğraflanıp belgelenerek ve saygıda katiyen kusur edilmeden ‘toprağa verilir’. (Aylin Tekiner, “Atatürk Heykelleri”, İletişim: 2010, s. 214-19) Bizde heykelin “ucube”yle akrabalığı epeyce eski anlayacağınız.

***

İki Adalet Tanrıçası heykeli dünyada bir ilki başardığımızın fotoğrafıdır.

***

1937’de yıktırılan Osman Gazi heykelinden geride bir tek bu soluk resim kaldı.

24 Nisan 2011, Pazar

4 Comments

  • kamil faruk özcan

    24 Nisan 2011 at 13:53

    yazınıza tamamen katılıyorum ve size canı gönülden şükranlarımı sunuyorum…ben bu konuya bi de şu yönden bakmak istiyorum.bütün dünyada adaleti tek bir fermanla sağlayan,hala da çeşitli ülkelerde adı adaletle anılan,çeşitli hukuk ve adalet kurumlarına adı verilen Kanuni Sultan Süleyman ın bir heykeli neden gündeme gelmiyor.yoksa onlar da mı tv deki diziyle hareket ediyorlar.Bunu kendi araştırma ve kendinize özgü yorumunuzla dile getirip,bu konuya dikkat çekmenizi canı gönülden istitiyorum.Ve şimdiden teşekkür ediyorum.

    Yanıtla
  • MustafaKoçak

    27 Nisan 2011 at 12:07

    Heykel korkusunu ve tabusunu yıkan ilk padişah Sultan Abdülaziz oldu.
    Avrupa’dan gelen C. F. Fuller’e önce büstünün yapılmasını sipariş etti. 1872’de biten bu büst halen Topkapı Sarayı Müzesi’ndedir.
    Abdülaziz’i at üstünde gösteren bronz heykelini de Fuller aynı yıl yaptı.
    İlk heykel olmak kolay değildi; bu heykelin başına gelmeyen kalmadı:
    Fuller heykeli Floransa’da tamamladı; heykelin bronz dökümünü ise Miller Münih’te yaptı. Anlatılanlara göre, Pertevniyal Valide Sultan, heykeli gemiden attırmak istedi ama başarılı olamadı!
    Heykel, tepkiden çekinip halkın pek göremeyeceği bir yere saray duvarları ardına saklandı. Yani şehir meydanına filan konmadı.
    Sonra…
    Abdülaziz darbeyle tahtan indirilince heykel, bulunduğu Beylerbeyi Sarayı’ndan Topkapı Sarayı’nın mahzenini boyladı.
    1922’de sanata meraklı Halife Abdülmecid, resim atölyesi olarak kullandığı Bağlarbaşı’ndaki Mecid Efendi Köşkü’ne götürdü.
    2 yıl sonra 1924’te heykel artık müze olan Topkapı Sarayı’na tekrar getirildi. Şu an ise ilk yeri olan Beylerbeyi Sarayı Müzesi’nde.
    Osman Gazi büstü 1936 yılında kimliği belirsiz kişiler tarafından kırıldı! Bu da kırılan ilk heykelimizdi. Büstün konulduğu taş sütün ise hâlâ ilçedeki Tepebaşı Merkez Camii’nin musalla taşı olarak kullanılıyor!
    Sarayburnu’na dikilen ilk heykel değil; Atatürk’ün ilk heykeli. Kavramlar karıştırılmasın lütfen.

    Yanıtla
  • MustafaKoçak

    27 Nisan 2011 at 17:12

    Heykelin Atatürk döneminde yıkılması Atatürk tarafından yıktırıldığı anlamına mı gelir? Başlık öyle bir havada verilmiş ki bu yazıyı okumaya başlayan Atatürk’ün emriyle oldu zannedecek. Heykeli Atatürk de yıktırsa başkası da tıktırsakarşıyım; derdim Atatürk iyi heykel yıkıcısıdır diğerleri kötüdür değil. Ama olayı Atatürk’e mal eder gibi başlamak etik değerler açısından şık durmuş mu sizce? Saygılarımla.

    Yanıtla
  • murat caliskan

    26 Ocak 2012 at 02:02

    Daha ilerki zamanlarda bu konu tartismaya acildiginda, bu heykeller badem gözlü olur ve gercekten rezil oluruz.Bu tür meselelerde ince düsünmesini bekledigimiz hükümet ,hassasiyetli oldugunu sandigimiz bakan gec olmadan bu ise el atmali.( Istanbul a hangi vapur alinsin diye halka soran devlet,bence bundan daha önemli bir konuda, Anadolu topraklarinda ,bizim cografyamiza ve tarihimize özgü semboller vs.. kullanmali,, saygilar

    Yanıtla

Bir yanıt yazın