• Home
  • Genel
  • Onuncu Yıl Marşı’nın bestesi çalıntı mıydı? (2)

Onuncu Yıl Marşı’nın bestesi çalıntı mıydı? (2)

Onuncu Yıl Marşı’nın bestesi çalıntı mıydı? (2)
Yıl 1933. Cumhuriyet’in 10. yıldönümü görkemli törenlerle kutlanacaktır. Bir bakıma halkın ve dünyanın zihnine Cumhuriyet’i nakşetmek için bir fırsat olarak değerlendirilmiştir o yılın Cumhuriyet Bayramı törenleri.
Bir de bu önemli yıldönümünü ve Cumhuriyet ideolojisini ölümsüzleştirecek bir marş için beste yarışması açılır. Sonuç olarak 1904 Kudüs doğumlu, yani henüz 29 yaşında bulunan Cemal Reşit Rey’in bestesi marş olarak kabul edilir. Edilir edilmesine ama hemen o günlerde olmasa bile ardından büyük bir tartışma başlar. Bu marş bir başka eserden çalıntı mıdır?
İddiayı dile getiren kişi de ilginç. Tıbbiyeden askerî tabip olarak mezun olduktan sonra Çanakkale’den Kurtuluş Savaşı’na kadar pek çok cephede bizzat hizmet veren Osman Şevki Uludağ, aynı zamanda Bursa’daki “Uludağ”ın da isim babasıdır. (Eski adı “Keşiş Dağı”ydı.) Milletvekili seçildikten sonra da bu iddiayı defalarca dile getiren Uludağ, meseleyi Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsüne kadar taşımış ve Türkiye’nin bu çalıntı marş ayıbından kurtulması gerektiğini eline geçen her fırsatta dile getirmiştir.
Bu fırsatlardan birisinde şu cüretkâr iddiaları dile getirecektir:
“Cemal Reşit Rey’in bu marşı da üçüncü veya beşinci derecede bir kompozitör olan Jean Jacques Rousseau’nun “Le devin du village” adlı operasından ve bu operanın “bütün saadetimi kaybettim – hizmetçimi kaybettim” manasına gelen “J’ai perdu tout mon bonheur – J’ai perdu mon serviteur” mısralarının bestesinden alınmıştır. Onun için bu eserde de pek çok prozodi ve sair teknik hatalar vardır. O da dilimizin ve şiirimizin bünyesini ve tekniğini anlamış değildir. Ve işte esası Garp’tan alınmış olan bir bestenin aruz veya hece ölçüleri ile yazılmış olan şiirimize giydirilmesi böyle hatalar doğurur… Onuncu Yıl Marşı’nı tamamiyle unutmalıyız. Buna “bizimdir” demekle ancak gülünç oluruz.”
Dr. Osman Şevki Bey 1950 yılında “Musiki Mecmuası”na yazdığı “Cüretin derecesi” başlıklı yazıda iddialarını sürdürecektir. Hem de daha da sertleştirerek:
“Cemal Reşit Rey, bizim yirmi seneden beri makale, konferans, Büyük Millet Meclisi kürsüsünde münakaşa şekillerinde ortaya attığımız ithama cevap vermemiştir. Biz senelerden beri onun imzasını taşıyan “Cumhuriyet Onuncu Yıl Marşı”nın kendilerine ait olmadığını yüzlerce defa alenen söyledik. Türk dilinin bünyesini yanlış tasvir eden, Türk şiirinin tekniğini tahrip eden bu marşın Jean Jacques Rousseau’nun “Le devin du village” adlı operasından aşırılmış olduğunu iddia ettik. Cumhuriyet gibi büyük ve mesut bir inkılabın onuncu senesini Türk çocuklarına intihal edilmiş bir eserle ta’ziz ettiren Cemal Reşit Rey, bunun hesabını hâlâ vermiyor.”
Osman Şevki Bey eleştirmekle kalmaz, daha önce Hasan Âli Yücel’i Meclis kürsüsünden terlettiği yetmiyormuş gibi, bu defa da dönemin itibarlı bir müzik dergisinden Milli Eğitim Bakanı’ndan Cemal Reşit Rey’e şu soruları sormasını ister:
“İmzanızı taşıyan Cumhuriyet’in Onuncu Yıl Marşı sizin eseriniz midir yoksa J.J.Rousseau’nun mudur? Türk çocuğunu Cumhuriyet’i ta’ziz ederken ne hakla aldattınız? Ve niçin hâlâ o marşın kendinize ait olmadığını itiraf ederek çocuklarımıza aşıladığınız bir fenalığı tamir etmiyorsunuz?”
Bütün bu eleştirilere suskun kalarak “cevap veren” Onuncu Yıl Marşı’nın bestekârı Cemal Reşit Rey, yalnızca bestesini kendisinden aldığı Rousseau’nun operasından tek bir nota bile dinlemediğini söylemiştir. Rey’in talebesi Yalçın Tura, yalnız onun değil, Dr. Osman Şevki’nin de sözü edilen eseri dinlemediğini iddia ederek “O operanın bir tek ezgisini bile dinlemediğini, bir tek notasını bile görmediğini sanıyorum. O dönemde böyle bir şey mümkün değildi.” demektedir. Peki bu iddia nereden kaynaklanmıştır?
Yalçın Tura’nın iddiasına göre o dönemde bu eseri bilebilecek tek kişi, Alman besteci Ernest Preatorius’tur. Olsa olsa Dr. Osman Şevki’ye o söylemiştir böyle bir benzerlik olduğunu.
Ben Cemal Reşit Rey’in söz konusu eseri hiç dinlememiş olduğu fikrine pek katılamıyorum. Çünkü Cemal Reşit Rey, Rousseau’nun memleketi olan Fransa’da uzun yıllar kalmış ve müzik tahsilini orada yapmıştı. Birinci Dünya Savaşı yıllarında da Fransız kültürünün etkisindeki İsviçre’ye geçmiş ve orada müzik konusundaki çalışmalarına devam etmiştir. Bu yıllarda, özellikle de Rousseau’nun 200. doğum yıldönümü etkinliklerinde pekala Türkçesi “Köy Kâhini” olan bu opera icra edilmiş ve Rey de izlemiş veya dinlemiş olabilir.
Çünkü iki ezginin özellikle giriş bölümlerindeki benzerlik çok fazla. 7 nota ve iki ölçü Rousseau’nun eserinden alınmış görülüyor. Sonradan değişip başka bir tona (Gönül Paçacı’nın deyişiyle rast makamına yakın bir melodi düzenine) geçiyor ama en azından “Çıktık açık alınla, on yılda her savaştan” kısmı, Rousseau’nun eserinden notasına ve perdelerine varıncaya kadar aynen alınmışa benziyor. 1752 yılında bestelenmiş bir eserin 1933 yılında bir Türk bestekârı tarafından, üstelik bir marşta alıntılanmış olması, Osman Şevki Uludağ’ın hala cevaplanmayı bekleyen iddiası olarak ilginçliğini koruyor.
Onuncu Yıl Marşı’nı Rousseau’nun “Köy Kâhini” adlı eseriyle kıyaslamak isteyenler internetten girip http://www.rousseauassociation.orgaboutRousseaumusicalWorks.htm adresinden “Le Devin du village” eserini (benzerlik buradaki kaydın ortalarına denk geliyor) dinleyebilir ve kararlarını kendileri verebilirler. Bakalım eser çalıntı mı, değil mi? Dinledikten sonra görüşlerinizi paylaşın benimle. m.armagan@zaman.com.tr

27 Mayıs 2007, Pazar

Bir cevap yazın