Osmanlı’nın Kayıp Atlası

“Osmanlı’nın kayıp atlası”nı algılamakta zorlanan zihinlerimize, bu atlasın parçalarını hatırlatan, gösteren ve anlamaya, açıklamaya yönelen kitabında Mustafa Armağan’ı, bir yanda Abdülhamid’in şahsi kütüphanesindeki Victor Hugo çevirilerinin başında, öbür yanda bu büyük tarihe itibarını iade etmiş tarihçi Braudel’in eserlerinin başında görüyorsunuz. Patrona Halil’e Cemil Meriç’i okutan, Karl Marx’ı Üsküdar’a getiren, Yeniçerilerin 1826′da topa tutulması yetmiyormuş gibi, bir de tarih kitaplarımızda uğradığı bombardıman karşısında isyan ruhu kabarmış, zihinlerimizde sürekli alarm zilleri çalıp duran bir yazar olarak görüyoruz kitapta. Patrona Halil dahil Lale Devri’ndeki pek çok efsaneyi tersine çeviren Armağan, Weber’in katıksız Oryantalizmine de eleştiri oklarını göndermekten sakınmıyor. Heine, Dostoyevski ve Namık Kemal’i karşılaştırdığı yazısı ise tam anlamıyla karşılaştırmalı edebiyat ile tarihin yollarının kesiştiği, benzerine pek az rastlanan bir inceleme. Armağan, bu ‘kayıp atlas’ın içinde kaybolan hayatlara da kısa ama anlamlı bir yankı vermiş kitabın sonunda. Burada Sultan II. Abdülhamid’in entelektüel portresinden resimler seçip önümüze koyuyor, Osmanlı’nın delişmen aydını ve hırslı Şeyhülislamı Karaçelebizade Abdülaziz Efendi’nin çalkantılı hayat macerasının yanı sıra su tutkusundan kesitler sunuyor, Niyazi-i Mısrî, Vânî Mehmed Efendi ve Sabetay Sevi arasında gidip gelen bir 17. yüzyıl ‘oyunu’nu ilginç sahneler halinde akıtıyor. Atlasın kayıp parçalarına kan ve ruh üfleniyor bu finalle birlikte. Ve umutlanıyorsunuz atlasın diğer kayıp parçalarını bulmak adına. Kimbilir hangi yeni parçalar, kimbilir hangi ağaçların gölgesinde bizleri beklemekte, yollarımızı gözlemektedir! Öyleyse, diyor Armağan, tarihe seferimiz var! Herkes etrafına bakınsın, o atlastan bir parça, evinin bir kenarına, kütüphanelerin bir rafına ve yolların altındaki katmanlara sıkışıp kalmış olabilir. Velhasıl, Osmanlı’nın Kayıp Atlası, kireçleşen gündemimize eskimeyecek bakışlar getiriyor. Cemil Meriç’in deyişiyle, paranteze alınmış bir tarihi, cümlenin içine dahil etmeyi deniyor. Osmanlı tarihi üzerine yeni ve beklenmedik görüşler okumak isteyenlerin kaçırmamaları gereken bir kitap Osmanlı’nın Kayıp Atlası.

Bir yanıt yazın