• Home
  • Genel
  • Osmanlı’nın ”muhteşem” gerilemesi!

Osmanlı’nın ”muhteşem” gerilemesi!

Osmanlı’nın ”muhteşem” gerilemesi!

Osmanlı tarihinin ilk yarısını fazlasıyla “bizden” kabul ederiz de, ikinci yarısını çöpe atmaya hazırızdır.

Osmanlı Devleti’nin kuruluş ve yükseliş dönemleri “bizim” tarihimizdir, gerileme ve çöküş yılları ise sanki başkasının! Oysa tarih karşısında böyle bir “seçme”de bulunma lüksümüz var mıdır?

Daha önceki yazılarımda kendisine sık sık atıfta bulunduğum Mehmet Genç, ilginç düşüncelerini yıllardır arşiv belgelerinde bileyleyerek bir kuyumcu titizliğiyle araştırmacıların dikkatine sunmaktadır. Onun katılacağı bir tarih sempozyumu, genç tarihçilerin sabırsızlıkla beklediği bir düşünce ziyafetine dönüşür, mutlaka mevcut bilgileri sarsan, yıkan ve değiştiren bir demet ipucu sunar.

1934 doğumlu olan Mehmet Genç hocanın bir özelliği, doktora tezini bitirmemiş olmasıdır. Neredeyse 40 yıl önce Ömer Lütfi Barkan’ın yanında başladığı tezini derinleştirmek isteyince olan olmuş ve kafasında bir yığın mesele, araştırdığı konunun bir ömrü kuşatacak ve meslek hamallığı yaptıracak kadar engin bir alan oluşturduğunu fark etmiştir.

O gün bugündür istifhamlarını çözmek için arşiv belgelerinden Nietszche’ye kadar uzanan sancılı bir araştırma yolunda özellikle “gerileme tarihimizin”in sırlarını çözmeye adamıştır kendisini.

Bu yüzden akademik unvanları bir yana itmiş ve kılı kırka yaran araştırma sonuçlarını ender de olsa yayınladığı özün özü makalelerinde ilgililerin dikkatine sunmuştur. Bu yazılar araştırmacılar nezdinde meşhurdur meşhur olmasına ya, öğrenciler fotokopi çekmekten helak olmakta ve kütüphane kütüphane dolaşmakta idiler. Nihayet Ötüken Neşriyat’ın himmeti ve gayretiyle Mehmet Genç’in makaleleri bir kitapta toplandı: Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Ekonomi (İstanbul 2000).

Mehmet Genç’i derinden ilgilendiren meselelerden ikisi, Osmanlı Devleti’nin yükselme ve gerilemesi üzerinedir.

Birinci problematik, Osmanlı Devleti nasıl olmuş da, tarihin daha önce benzerini görmediği bir iktisadî ve sınaî kalkınmayı başlattığı sıralarda, tarihin istikametini değiştirmek istercesine, Avrupa’nın yayılma sürecini durdurma yönünde bir büyük harekâtı başlatabilmiştir? Dünyayı fethe çıkan Avrupa kendi evinde dayak yemektedir Osmanlı’dan. Bu, inanılmaz, mucizevî bir başarıdır ve onun ele aldığı biçimiyle henüz yeterince işlenmemiştir.

Mehmet Genç’in ikinci problematiği, bu sürecin tersine dönmesi, yani Avrupa’dan geri çekilme tarihimizle ilgilidir. Genç, umumi kanaate taban tabana zıt bir yaklaşımla sersemletiyor insanı. Diyor ki: Avrupa’nın bağrına tarihin akışını değiştirmek istercesine sokulan Osmanlıların yükselişi ne kadar mucizevî bir başarı ise, 200 yılı aşkın bir süreyi kapsayan Avrupa’dan geri dönüşümüz de o kadar mucizevî bir başarıdır. Hatta ona göre bu ikinci başarı, “birinci dönemden de büyük”tür!

Şöyle açıklıyor bu iddiasını:

“… Sanayi Devrimi, insanlık tarihini gerçekten ikiye bölen bir büyük değişmedir. Avrupa bu değişmenin tesiri ile, inanılmaz bir güç kazanmış olduğu halde, Osmanlı’yı Avrupa’dan atmakta yeteri kadar hızlı olamamıştır… Osmanlı’nın tarihçiye sunduğu ikinci problematik de bu büyük değişmeye katılmadan bu işi gerçekleştirmiş olmasıdır. Neden sınaî devrime sahne olmadı Osmanlı dünyası ve buna rağmen neden bu kadar uzun süre ayakta kalmayı başarabildi?”

Yükselme dönemimizin zirvesi kabul edilen Kanuni döneminde Osmanlı topraklarındaki nüfusun Avrupa’nın beşte biri olduğunu biliyor muydunuz? İktisadî ve sosyal kaynakları bakımından Avrupa’nın 16. yüzyıl ortalarında bile bariz bir üstünlüğü vardı Osmanlı karşısında. Bir yüzyıl sonra bu oranlar daha da aleyhimize dönmüş, nüfus dengesi hem toprak kayıplarından, hem de Avrupa’da ortalama ömrün uzaması, hıfzı sıhhanın yaygınlaşması gibi faktörlerle yedide bire, hatta 19. yüzyılda onda bire kadar azalmıştı.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen Osmanlıların buna direndikleri anlaşılıyor. Bütün dünyada fiyatların en az yirmi misli arttığı 18. yüzyıl boyunca Osmanlılar nasıl oldu da, fiyatları ve vergileri –üstelik mültezimlere verdikleri halde– dondurabildiler ve tebayı Avrupa’daki fiyat çalkantılarından koruyabildiler? Dahası, bir miktar iktisadî gelişmeyi de temin edebildiler?

Bu yaz tatilinde gerçek bir bilim âşığının kaleminden tarihimizin gadre uğramış asırlarının gerçek yüzünü öğrenmek isteyen herkes Mehmet Genç okumaktan daha iyi bir iş yapmış olmaz bana göre.

Kaleminize sağlık ve ömrünüze bereket diliyorum Mehmet Genç hoca!

Bir cevap yazın