Şehirler vardır, ruhumuzun o en mahfuz köşesinden zaman zaman yüzeye vuran dalgalar gibi gelir vurur bilincimizin kıyılarına. Ütopyalar vardır, var olmayan ama var olması ümidini hepimizin paylaştığı ‘yokülkeler’. Ve heterotopyalar vardır; asırlar içerisinde bütün bir kültürel coğrafyanın sınırlarını harmanlamış, kimse görmese, nerede olduğunu bilmese de, adları anıldığında içimizi sırf varolduklarını bilmekten ötürü ılık bir rüya denizine döndüren diyarlar: mesela Şam, mesela Mekke, mesela İstanbul… Belki de Nietzsche haklıydı. İlk devrilen sütun gerçekten de ilk ayağa kalkacak olandı. Yeter ki, bizler devrilmiş sütunlarımızın farkına varıp tekrar dikmenin getireceği verimlerle besleyelim dimağ ve ruhumuzu. İhtiyacımız olan şeyi, tozlu zaman perdesini araladığımızdan karşımızda bulacağımızı bilerek yaklaşalım şehirlere:Şehirlerin hafızası, yeniden okunmak için bizi bekliyor.
Do you want Search?
Random Post
Search