…Büyükdere kahvelerinden kulağımıza kopuk kopuk musikı ve şarkı sesleri geliyor; kartallar Yuşa tepesinin etrafında uçuyor, martılar suları sıyırıyor, yunus balıkları geminin etrafında yüzüyor, Karadeniz’den gelen serin hava yüzümüze çarpıyor. Neredeyiz? Nereye gidiyoruz? Bu hülya ve sarhoşluk anında, Boğaz sahilleri üzerinde iki saatten beri gördüğümüz herşeyin bıraktığı hatıralar, zihnimizde, İstanbul’dan on defa büyük, dünyanın dört bir tarafından gelmiş insanların oturduğu, Tanrı’nın bütün nimetlerinden nasibini almış ve daimi bir bayramı yaşayan tek mucizevi şehir tasvirinde birbirine karışıyor ve bu tasvir bizi hüzünle ve imrenme duygusuyla dolduruyor…
Do you want Search?
Random Post
Search
previous
One Comment
mustafa coşkun
23 Eylül 2010 at 17:17Selam Aleyküm Hocam.Sizin kitaplarınızı ve çevirilerinizden bulabildiklerimden 28 tanesini okudum. Ama şehir üzerine yazdığınız kitaplardan timaş yay. çıkanlar haricinde bulamadım. Bunları nasıl tedarik edebilirim. Ben Kayseri’de olduğum için kitapçılarda bulamadım.Zaten kısıtlı sayıda kitapçı var. Şehir kitapları: İstanbul Mavi Kırpar Gözlerini, Şehir,Ey Şehir, Alev ve Beton, Şehir Asla Unutmaz. Bu kitapları yeniden basılacak mı?
Bana yardımcı olurmusunuz…