Menderes’e bir haksızlık da bu
Bu pazar Elif Şafak’ın «Bir toplumun hikâyeleri» başlıklı yazısının son paragrafına takılıp kaldım bir süre: «Nevi şahsına münhasır bir ülkeyiz, diyordu. Ne çok hikâyemiz var anlatılmayı bekleyen…» (Haber Türk/Pazar, 19 eylül). Yanına not düşmüşüm, «Yalnız o kadar mı, diye; ya içyüzü öğrenilecek hadiseler, hele hele adı konulacak ve çıkış yolu gösterilecek meseleler?..»
Aynı gün Zaman gazetesinin pazar ekinde Mustafa Armağan suallerimizden hiç değilse birine cevap verir gibiydi. Bence günün en ilgiye değer yazısında söze, Menderes rahmetlinin idamının 49’uncu yılını anmamızdan girerek, bence çok önemli bir açığımıza, eksiğimize değiniyordu. Menderes yalnız iyi bir hatip değil, aynı zamanda sözünü esirgemeyen cesur bir polemikçiydi de, diyordu. Sonra yazı başlığının («Menderes’i ipe götüren 10 konuşma») dökümüne geçiyordu.
Size seçerek ve kısaltarak aktarmaya çalışacağım. Menderes «vecizeleri» cesur ve ağır eleştiri örnekleridir. Ve kelimesi değiştirilemeyecek polemik cümleleri:
* «İsmet Paşa kendi zamanında, ‘Ben memleketi idare ediyorum, diyor. O devirde bu memleketi çocuklar da idare ederdi. Herkesi susturmuş, kendisi konuşuyordu. İdare etti ve memleket seneler senesi olduğu yerde kaldı.»
* «Uzun seneler bir fetih hakkı olarak bu memlekete sahip oldukları zannında olanlar, hayatlarının ileri devresinde ruhlarına sinmiş olan bu kanaati değiştirmek imkânını bulamazlar.»
* «Bütün seçimlerde mağlup olurlar, yine de memleket bizimledir derler (…) Gölge etmesinler, başka ihsan istemiyoruz.»
* «1946 Türkiyesi ile 1954 Türkiyesi arasında asır farkı değil, çağ farkı vardır.»
* «(İsmet Paşa) 1946’da kendisinin mebus seçilmediğini bilmiyor muydu? Dört yıl gayri meşru devlet reisliği yaptığını İsmet Paşa bilmiyor mu?»
* «Atatürk demokratik inkılâbı tahakkuk ettirmemiştir (devrimi gerçekleştirmemiştir), yarıda bırakmıştır.»
* «Türk milleti Müslümandır ve Müslüman kalacaktır. Bu memlekette din hürriyetine tecavüz etmek kimsenin haddi değildir.» (Armağan, bazı sözlerin CHP’lilerce başka mecralara çekildiğini söylüyor. Ben hâdisenin o yanıyla meşgul değilim.)
Yazının sonundaki şu ibare önemli: «Menderes, bir siyasî düşünür olarak henüz incelenmiş değildir.» Ve Menderes’in Meclis ve meydan konuşmalarının bir külliyat halinde henüz (daha doğrusu hâlâ) yayımlanmamış olmasının altını çiziyor yazar.
Yüz karası bir hal değil mi, söyleyin Allah aşkına!
….
HAKKI DEVRİM
21/09/2010