Moskova’dan geliyorum

Moskova’dan geliyorum

11 Eylül 2002 tarihinde Moskova’da, Lenin Kütüphanesi’nde Türk ve Rus aydınları ‘11 Eylül ve Küreselleşme’yi konuştular. Da (Diyalog Avrasya) platformunun Moskova Üniversitesi Şarkiyat Enstitüsü ile birlikte organize ettiği toplantıya Türkiye’den İlter TÜRKMEN, Mete TUNÇAY, İlber ORTAYLI, Niyazi ÖKTEM, Avni ÖZGÜREL ve Mehmet S. AYDIN katıldılar.

Dar bir akademisyen topluluğu içerisinde cereyan eden bu faydalı toplantıdan sonra elbette Moskova’nın belli başlı tarihi yerleri gezilecekti. Özellikle de meşhur Kızıl Meydan.…

Kızıl Meydan’ın bitişiğinde bir tüketim cenneti var. GUM (Evrensel Devlet Mağazaları) diyorlar adına. Burası Çarlık döneminde alışveriş merkezi olarak yapılmış. Bugün dünyanın en iyi markaları, bu merkezde en gelişmiş, göz alıcı ve pahalı ürünlerini genç Rus müşterilerine burada sunuyorlar.

‘Kader işte’ diyordu birkaç yıl önce Türkiye’den Moskova’ya beraber yolculuk yaptığımız eski tüfek gazeteci. Haklı. Nereden nereye?

Bir zamanlar Türkiye’de (yalnız Türkiye’de mi?) ‘Kızıl Meydan’ denilince akla ‘Korku İmparatorluğu’ gelirdi. ‘Kızıl’ kelimesinin olanca olumsuz çağrışımı bu meydanın sırtına yüklenirdi. Şimdi Kızıl Meydan çok değişmiş. O artık kapitalizmin yeni sembollerinden biri olmaya aday.

Bu defa ‘şansıma’ Lenin’in mumyasının bulunduğu ‘türbe’ açıktı. Sıkılı yumruğu ve gergin yüz ifadesi, sadece üzerine düşürülmüş kuvvetli ışık altında komünist mistisizminin rötar yapmış bir gösterisini andırıyordu. Alabildiğine karartılmış mozolenin içi, kırmızı ve siyah taşlarla kaplıydı. Bugünkü değişen Rusya’da Lenin’in mozolesi, ‘komünizmin türbesi’nden öte bir anlama sahip değil.

GUM ile Lenin mozolesi arasında kalan Kızıl Meydan’ın etrafı kapitalist ürünlerle kuşatılmış ve komünist dönemden bir kalıntı görünümünde. Zira civardaki alışveriş merkezlerinde fiyatlar dolara endeksli. Meydan ise ezici çoğunluğu kapitalist ülkelerin ‘zincirsiz işçileri’, yani modern çağın vandalları olan turistlerin işgaline uğramış durumda. Cep telefonları vızır vızır çalıyor. Canon ve Nikon markalı dijital makinelerle çekilen fotoğraflar, meydanı, kendisine ait olmayan bir teknolojinin objektifine teslim ediyor, donduruyor.

Ve burası 1 Mayıs’lara, artık ‘fosillerin dansı’na dönüşmüş bulunan arkaik yürüyüşlere ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Türkiye’de bile şubeleri bulunmayan büyük kapitalist markaların hepsi burada. Dükkanlar yüksek, dolara endeksli fiyatlarına rağmen müşteri kaynıyor. Civarda mevzilenen ‘underground’ gruplar şimdilik meydana sokulmuyor. Ama Rusya’da olmayacak şey yok. Gün gelir, o da yerini alır Kızıl Meydan’ın hızla değişen çehresinde.

Geçenlerde okuduğum bir yazıda Rus karakterinin ifratkarlığından ve cesaretinden söz ediliyordu. Batı’da tereddütlü adımlarla gelişen nihilizm, en müfrit örneklerini Rus entelijansiyasında verdi. Bizzat ‘nihilizm’ kelimesi bile Rus romancısı Turgenyev tarafından Batı’ya aktarıldı. Yani Ruslar Batı’dan gelen hareketleri alıp Batı’da olduğundan çok daha ileri merhalelere taşımayı bildiler. Bugün de, Kızıl Meydan’ın çevresindeki tüketim cennetlerine bakıldığında kapitalizmi Rusya’da, Batı’da görmediğimiz bir merhalenin beklediğini söyleyebilir miyiz? Son 10 yıllık gidişat bunun bir sürpriz olmayacağının işaretlerini veriyor.

Fakat problem şu galiba burada:

Rusya’da kapitalizm daha çok tüketim boyutunda ve yabancı sermaye girişi ağırlıklı bir seyir izliyor. Eski SSCB dönemindeki sanayi üretimi son on 10 yılda yarı yarıya azalmış durumda. Buna mukabil yabancı sermaye ve tüketim malları akışı oldukça yükselmiş. Petrol ve gaz gibi hammadde satışları hâlâ Rusya ihracatının en önemli kalemleri. Bu durum da Rusya’yı gelecekte tipik bir periferi ekonomisine itebilir. Üretimin dünya ile rekabet edecek şartlarda yapılmadığı her ülkenin başına gelen Rusya’nın da başına gelebilir.

Ne var ki imparatorluk kurmuş devletlerin genetik kodları kolay kolay değişmiyor. Türkiye gibi Rusya da tarihten gelen büyük devlet olma özelliğini sık sık hatırlayarak bulunduğu coğrafyada güçlü bir aktör gibi hareket ediyor. Belki de kendisine böyle bir mecra bulacaktır değişen dünyada Rusya.

17.09.2002

Bir yanıt yazın