• Home
  • Genel
  • Vatikan’da ‘Yaşasın Sultan Hamid’ sesleri

Vatikan’da ‘Yaşasın Sultan Hamid’ sesleri

800 yılının Noel günü Roma’daki Sen Piyer Bazilikası’nda bir taç giyme töreni vardı. Bizim “Şarlman” diye bildiğimiz Karolenj Kralı Charlemagne, Papa III. Leo’nun önüne diz çökmüş, başına “Romalıların İmparatoru” unvanıyla tacın konulmasını beklemektedir. Papa aslında minnet borcunu ödemektedir.

Birkaç yıl öncesine kadar iyice gözden düşmüş olan III. Leo, bir tören sırasında kendisini zina yapmak ve yalan yere yemin etmekle suçlayan rakiplerinin saldırısına uğramıştı; saldırgan gözlerini oyacak ve dilini kesecekti ki, son anda kurtarıldı. Ardından Şarlman’ın yanına gitti. Şarlman Papa’yı koluna takarak Roma’ya gelmiş, onu tahta oturtmuş, kendisi de beklenmedik bir şekilde Roma tacını giymişti.

Roma diriliyor, onun ezeli rakibi Bizans ise bundan hoşlanmıyordu. Zira Papalık, Roma İmparatorluğu çöktükten sonra onun devamı olan Bizans İmparatoru veya İmparatoriçesi’ne dayanıyordu. Ancak artık Avrupa’da Franklar diye bir siyasî kudret doğmuştu. Papa onlara dayanarak Bizans’tan yakasını kurtarabilirdi. (G. Kerr, Avrupa’nın Kısa Tarihi, Kalkedon: 2011, s. 13-16.)

İşte istifa hadisesiyle yeniden gündeme gelen Bizans’tan kopmuş Avrupaî Papalık kurumu Romalı III. Leo ile sarışın Şarlman’ın işbirliğiyle kurulmuştu.

Papalığı yabana atmayın, zira Avrupa’yı kuran ve ona aslî kimliğini kazandıran kurumdur. Bizim tarihimizle de yakından ilgilidir. Mesela İslam dünyasını yüzyıllarca uğraştıracak Haçlı seferlerinin başlaması Papa II. Urban’ın marifetidir. Endülijans, yani para karşılığı cennetten tapu dağıtma uygulaması, “Roma’daki Ayasofya” olarak tanımlanan Sen Piyer Kilisesi’nin inşasına yardım toplamayı amaçlayan bir girişimdi.

Fatih Sultan Mehmed’e ‘bir avuç su” (aquae pauxillum) karşılığında vaftiz olup Hıristiyanlığa geçmeyi teklif etmesiyle övünen edebiyatçı Papa II. Pius, tabii ki bu mektubu hiçbir zaman göndermedi.

Burada dikkatinizi, vefatının 95. yılında Abdülhamid Han ile bir Papa arasındaki diyaloğa çekmek istiyorum.

İşte Papa XIII. Leo (1878-1903) ile II. Abdülhamid’in arşiv belgelerine yansıyan ilişkilerinden birkaç sayfa.

Sultan Abdül-hamid’in yapımına katkıda bulunduğu Roma’daki Gioacchino in Prati Kilisesi.

Tebrikler, taziyeler

Papa IX. Pius 1878’de ölmüş ve yerine XIII. Leo geçmiştir. Yeni Papa, bir piskoposu gönderir Abdülhamid’e ve taziyesine teşekkür etmesini ister. Padişaha saygısını belirten Papa, Osmanlı topraklarında yaşayan Katoliklerin “tam bir itaat ve oğula yakışacak bir sadakat” içinde bulunmaları gerektiğinin bilincinde olduğu mesajını iletir. Katolik mezhebi ayinlerinin Osmanlı ülkesinde serbestçe icrasından duyduğu memnuniyeti de belirtmekten geri kalmaz.

Abdülhamid diyaloglarına devam eder. Papa’nın kardeşi ölünce taziyename gönderir. Papa şöyle teşekkür eder:

“Aziz kardeşimizin ölümü münasebetiyle şerefli padişah hazretleri tarafından lütfen telgrafla vuku bulan taziye ve temenniler indimizde gönülden duyulan güzelliklerin bir delili addolunmuş ve fazlasıyla takdirimizi celb etmiştir. Samimi teşekkürlerimizle beraber yüce zatları ve saltanatlarının ikballerinin sürüp gitmesi ve mutlulukları hakkındaki arzumuzun bir teminat olarak kabul buyurulmasını rica ederim.” (1881)

4 yıl sonra Papa, Abdülhamid’in tahta çıkışının 9. yıldönümünü kutlar. 2 yıl sonraysa Papa’ya yapılacak bir ‘jübile’ vesilesiyle Sultan’ın tebrikname gönderdiği görülür. 1895’te Papa Vekili Bonetti hastalanır. Abdülhamid bir adamıyla hal hatır sordurur, İstanbul’dan bir doktor gönderilebileceğini bildirir. Kendisine teşekkür edilir ve bu iltifatın hastaya her türlü ilaçtan daha iyi geleceği belirtilir. Tabii ilişkiler her zaman güllük gülistanlık değildir. Nitekim Papa’dan gelen 1896 tarihli mektup, bazı vilayetlerde Hıristiyanların zararına üzücü olaylar yaşandığına değinir, soruna Padişah’ın çözüm bulacağına olan inancını belirterek biter. Bir sonraki Papa X. Pius’la da tebrikleşmeler devam ededursun biz çarpıcı bir olaya mercek tutalım.

Yıl 1848. Abdülmecid zamanın Papa’sına çok değerli hediyeler gönderir. Papa bunlara o kadar önem verir ki, hediyelerin halk tarafından görülebilmesi ve sevincine ortak olabilmesi için 7 gün boyunca bir yere konularak seyrettirilmesini emreder. Bütün Romalılar seyre gelir ve hep bir ağızdan “Çok yaşa!” diye bağırırlar.

Bu defa 1887’de Sultan’ın Papa’ya bir yüzük ihsan buyurduğunu görüyoruz. Belge şöyle devam ediyor: “Papa parmağında taşıdığı yüzüğü çıkarıp zat-ı Hazret-i tacdari tarafından gönderilen yüzüğü taşımaya karar vermiştir.”

“Bu ne kadar güzel” diyen Papa, yüzüğün sergide teşhir edilmesini ister.

Roma’da ‘yaşasın Abdülhamid’ sesleri

Abdülhamid, vefatından kısa bir süre önce bir başka jübile töreni yapılan XIII. Leo’ya yine değerli bir yüzük göndermiştir. Hediyeleri götüren Osmanlı Dışişleri Bakanı, Roma’da büyük ilgi görmüş, yaptığı konuşmalarda Osmanlı ülkesindeki dinî hoşgörünün Avrupa ülkelerinde bile bulunmadığını söylemiş ve beyanatları “Daily News” ve “Petit Journal” gibi gazetelerde çıkmıştır.

19 Şubat 1903 günü Sen Piyer Kilisesi’nin girişinde toplanan halk, Papa’nın törene gelişi sırasında hep bir ağızdan “Yaşasın Papa!” diye bağırmaya başlamıştır. Tam bu sırada kalabalık içinde Osmanlı Dışişleri Bakanı’nı fark eden kalabalık bu defa “Sultan Hamid Han yaşasın!” nidalarıyla ona olan saygılarını arz etmiştir. Bu tablonun ‘misli görülmemiş bir olay’ olduğu belirtilir. Hediyelerin yalnız bizden Vatikan’a gittiğini sanıyorsanız aldanıyorsunuz. Papaların gerek Abdülmecid’e, gerekse Abdülhamid’e gönderdiği hediyeler arasında mozaik bir masa dahi vardır. Nişanlar vs. liste epeyce uzun.

Anlaşılan, baba oğul padişahlar Abdülmecid ve Abdülhamid, Papalarla iyi geçinmeyi menfaatlerine uygun görüyorlardı. Papalığın Avrupa’da nasıl bir denge unsuru olduğunu biliyor ve Halifelikten gelen nüfuzlarını geçirebilecekleri bir koz olarak onları karşılarına almak istemiyorlardı. Nitekim Abdülhamid’in İslamiyet aleyhindeki bir piyesin İtalya’da yasaklanması için Papa’yı devreye soktuğunu ve amacına böylece ulaştığını biliyoruz.

Vatikan’daki Gioacchino in Prati Kilisesi’nin girişine konulan “Memalik-i Osmaniye” yazısı Abdülhamid’in Vatikan politikasının simgesi olarak ziyaretçilerine göz kırpmaktadır.

Not: Arşiv belgeleri Taceddin Kayaoğlu’nun “Beyaz Diplomasi” (Fide: 2007) adlı kitabından alınmıştır.

17 Şubat 2013, Pazar

Bir cevap yazın