CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, partisinin kendisine karşı darbe yaptırıp Yassıada’da nice mezalimden sonra üç masumunu astırdığı Demokrat Parti’nin “Yeter! Söz milletindir!” sloganını sahiplenmesi bardağı taşıran damla oldu. Askerle bir olup devirdiğin partinin senin partini ezdiği seçimin sloganını sahiplenmek! Yüzsüzlüğün bu kadarına pes!
Lakin CHP’nin fırsatçılığını bilenler bunun hep yaşandığını da bilir. Nitekim “Kıbrıs’ı sattınız” dedikleri Menderes’in kazandırdığı garantörlük hakkını kullanarak uçaklarımız Kıbrıs’ı bombaladığı sırada İnönü nasıl CHP’li bir koalisyon Başbakanı ise Barış Harekatı yapıldığı sırada Başbakan olan Ecevit de CHP’li bir koalisyon Başbakanıydı.
Türkiye’yi Tek Parti karanlığından çıkaran saik hem içeriden, hem dışarıdan geldi. 2. Cihan Harbi yıllarında hayvan yemi karıştırılmış kapkara ekmeği bile karneyle dağıtan ama İnönü’ye heykel yapmaktan kat’a taviz vermeyen CHP kafası (Malatya’daki heykel o dönemin şaheserlerindendir) muhalefeti de sindirmeye çalışıyordu ama artık bıçak kemiğe dayanmıştı.
ABD harp bitince lütfedip Türkiye’yi San Fransisco Konferansına davet etmiş, buna da düğün bayram etmişlerdi, çünkü davet edilmemiş olsak Sovyetler Birliği düğün bayram edecek, Kars ile Ardahan’a pençesini rahatça geçirecekti. Ancak ABD’nin bazı şartları vardı. Sizi korumamı istiyorsanız komünizmi andıran rejiminizi değiştirecek, bu arada siyasî partilerin kurulmasına müsaade edeceksiniz, diyordu. Tabii emir yüksek yerdendi ve önce Nuri Demirağ’ın Milli Kalkınma Partisi, ardından Demokrat Parti kuruldu. 46 Temmuzunda yapılan erken seçime hile karıştıran CHP, iktidarı 4 yıllığına gasp edecek ama hile ve hurda ile kazandığı seçim 1950’de burnundan gelecekti.
İşte 14 Mayıs 1950’de sandıkların vatandaşın önüne konulmasının kısa hikâyesi.
Ancak DP’nin bu seçimdeki DP sloganının bulunuş hikâyesi de ilginçtir. Afişi hazırlayan mimar Selçuk Milar Tarih ve Toplum’un Haziran 1988 sayısında bu hikâyeyi şöyle anlatmış:
Menderes’in daveti üzerine DP Genel Merkezindeki üç komisyon toplantısına katılmış ama buradan bir fikir çıkamayacağına kanaat getirmiş. Haziruna 15 gün “grafik sanatlar kursu” vermiş ama kimse bir şey anlamamış dediklerinden. Derken günün birinde hazırlattıkları bir afişi acemice bulan Milar isyan, ardından komisyondan istifa etmiş. Sebebini şöyle açıklamış:
“Böyle bir afiş DP’yi iktidara getirmez. Elimi kaldırıp onlara doğru avucumu göstererek: ‘Kocaman bir el yaparsınız, üzerine de ‘Yeter Söz Milletindir’ yazarsınız. İşte afiş dediğiniz böyle olur’ diye bağırdım.”
Bizim halk bundan anlamaz diye bağıranlar da, Amerika’da geçerli olabilir ama bizde olmaz, diyenler de çıkmıştır masada. DP’nin fırtına gibi esecek olan afiş fikri ilk çıktığında beğenilmemiştir velhasıl.
Lakin ertesi gün DP Genel Başkanı Celal Bayar çağırır kendisini. “İçeriye girdiğim zaman” der, “liderlerin yüzlerinde aradığını bulmuş insanların mutluluğu okunuyordu. Özellikle Sayın Bayar’ın ve Menderes’in gözleri bana sevgiyle bakıyordu.”
ÖNE ÇIKAN VİDEO
Bayar fikri çok beğendiklerini söyler, “ancak biraz sert değil mi?” diye sorar. İçi rahatlamıştır grafikerin. Fikir tutmuştur ne de olsa.
-Kesinlikle hayır, der. Seçim günü ne kadar yumuşak kaldığını göreceksiniz…
Konuşma etkisini göstermiş, Bayar afişi ne zaman hazırlayabileceğini sormuştur Milar’a. “Hemen” der, “yarına hazırdır.”
Koşa koşa eve gider. Durup dinlenmeden çalışır, “deliler gibi çiziyordum” diyecektir. Nihayet şafak sökerken demokrasimizin şafağını söktürecek afiş hazırdır.
Ne var ki, fikir Selçuk Milar’ındır ama kalıba ve filme aktarılması sırasında teknik bir sorun doğmuş ve onun asıl çizimi kullanılmamış, sıradan bir ressama yeniden çizdirilmiş ve o haliyle basılıp teşkilata dağıtılmış, duvarlara yapıştırılmıştır. Teşkilata bir anda heyecan gelmiş, o kadar ki afişler yırtılmasın diye Anadolu’da nöbet tutanlar bile olmuştur.
Afiş bir başka yerde, kendisini devlet kabul eden CHP katında da etkisini gösterecektir. Hasan Âli Yücel, Milar’ın çalıştığı müsteşarlığa gelip bir devlet/CHP memuru olarak nasıl böyle özel bir iş yaptığını sorar. Milar cevaben demokrasiye inandığı için yaptığını ama CHP aynı talepte bulunsaydı yapmayacağını yüzüne karşı söyler Yücel’in.
Sonuç mu? Bu olaydan yaklaşık 20 gün sonra tayini Urfa’da bir şantiyeye çıkacaktır.
Son sözü şu olur: “Maalesef artık DP yok. Ama demokrasinin tarifi olarak afişi yaşamağa devam edecektir. Çünkü demokrasilerde daima söz milletindir.”
Mücadelemiz öyle kalması içindir.