Yıl 1925, yer TBMM

Yıl 1925, yer TBMM
Hani eski gazetelerde “Geçmiş zaman olur ki” diye köşeler vardı ya, ben de bugün onlara bir nazire yazacağım. Malum olduğu üzere FP’li bayan milletvekili Merve Kavakçı Meclis’e başı örtülü olarak geldi ve yemin ettirilmedi; bundan sonra ettirilmesi de Meclis üzerindeki büyük baskı yüzünden hayli zor görünüyor. Bundan tam 74 yıl önce, TBMM’nin ikinci döneminde bugünküne benzer bir hadisenin yaşandığını söylesem şaşırır mısınız?

“Bugüne kadar yalnız bir yerde, Bursa’da, inkılap fikirlerine muarız bir namzed ekseriyeti kazandı” diye yazıyordu 24 Aralık 1924 tarihli Hakimiyet-i Milliye’de Yahya Kemal. Üzüntülü ve kaygılı bir tonda yazmaktadır “Sade bir bakışla” adlı yazısını. “Yalnız, merkez kaza olan Bursa şehrinde” der, “inkılabın istikametine zıt bir intihap cilvesi büyük inkılabı seyrinden mi alıkoyacak?.. Türk Cumhuriyeti iyiden iyiye köklenmiş, çünkü Cumhuriyet’in müessisi olan siyasi kuvvete Türk milleti reylerini müdhiş bir ekseriyetle veriyor, yalnız Bursa şehrinde bir istisna var, lakin oradan çıkan namzedi de muhalif gazetelerin ekseriyeti istemiyorlar.” (Mektuplar, Makaleler, 2. Baskı, İst. 1990, s. 311.)

Mesele şudur ezcümle: 1 Kasım 1924’te yapılan ara seçime devletin kendisi demek olan Halk Fırkası tek başına katılmaktadır. Yalnız Bursa’da değişik bir durumu vardır. Birinci Dünya Savaşı’nda Kutü’l-Ammare’de İngilizleri perişan eden, İstiklal Harbi’nde ise rütbe bakımından düşük de olsa en kıdemli (Atatürk’ten 8, Fevzi Çakmak’tan 3 yaş büyüktür) komutan olan Birinci Ordu Komutanı Nurettin Paşa, Yüksek Askeri Şura üyeliği uhdesinde bulunmak üzere bağımsız olarak Bursa merkezden seçime katılır. Tek parti yönetiminin bütün imkanlarını seferber etmesine mukabil yalnız başına propaganda yapan Nurettin Paşa, HF adayı, o sırada İstanbul Şehremini olan Dr. Emin (Erkul) Bey karşısında 258 oyla seçimi kazanır.

O zamanlar biliyorsunuz iki dereceli seçim vardır. Müntehib-i evveller, yani birinci seçmenler müntehib-i sanileri seçmekte, onlar da adaylar için oylama yapmaktadırlar. Yahya Kemal başta olmak üzere Cumhuriyet’in kurucularının canlarını sıkan konu şudur: Hepsi sureta Halk Fırkası mensubu olan ikinci seçmenler nasıl olup da kendi partilerine değil de onun muhalifine oy verebilmişlerdir? Sakın inkılapların yerine oturmamış, hedefine ulaşamamış olmasının sinyallerini veriyor olmasındı bu netice?

Hem asker, hem de milletvekili olan başkaları da Meclis’te bulunduğu halde, bir sonraki seçimlerden başlatılması kararlaştırılan asker olanların emekli olmadan milletvekili olamamasını hükme bağlayan kanun, Nurettin Paşa’ya uygulanmak istenir. Bir komisyon (encümen) kurulur ve konunun Meclis’te ele alınmasını kararlaştırır. Yoğun tartışmalardan sonra 56’ya karşı 130 oyla (çekimser 2) Nurettin Paşa’nın milletvekilliği reddedilir.

Bunun üzerine 5 Şubat 1925’te ara seçimler yenilenir. Bu defa Nurettin Paşa askerlikten istifa eder ve yeniden Bursa’dan adaylığını koyar. Cemal Kutay’ın verdiği bilgilere göre bu defa Halk Fırkası Bursa’dan milletvekili çıkarmayı bir şeref ve prestij meselesi yapar. Bir heyet seçerek Bursa’da Nurettin Paşa aleyhine yoğun bir propaganda başlatır. Kutay içeriğini söylemese de “idari tedbirler de alındı”ğını sözlerine ekliyor. Seçimler devletin ve halkın büyük bir ilgi ve merakını uyandırır. Sonuç nasıl çıkar biliyor musunuz? Nurettin Paşa bu defa oylarını daha da artırarak bileğinin hakkıyla seçimleri kazanır (aldığı oy 258’den 296’ya çıkmıştır!). Anlaşılan HF kadar Bursalılar da bu meseleyi bir şeref meselesi haline getirmişler, TBMM Arşivi’ndeki bir belgenin ifadesiyle (II. Dönem, Dosya no: 471) “Seçimin bu neticesi Dr. Emin Bey’in şahsına karşı değil, bir belde halkının kendisini temsil edeceğine inandığı ve hayatı vatan müdafaasında geçen, asil ve nezih bir kumandana karşı göstermekle mükellef olduğu kadirşinaslığın bir tezahürüydü.” (Mete Tunçay’a göre bu seçimlerde Paşa’nın rakibi Muhittin Baha (Pars) Bey’dir: Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek Parti Yönetiminin Kurulması (1923-1931), Ank. 1981, s. 119.)

Nurettin Paşa’nın Halk Fırkası’nın bütün aleyhte gayretine rağmen ikinci defa Meclis’e girmesi, onu çok fazla göz önüne çıkartmıştır. Her hareketi kontrol altındadır. Meclis’te yapayalnız kalır ve herhangi bir faaliyette bulunamaz. Sadece Şapka Kanunu teklifi karşısında milletvekillerinin bundan muaf tutulması için verdiği kanun teklifinden haberdarız. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın faaliyetlerinden bile uzak durmuş, kimseyle sürtüşmeye girmemeye itina etmiş ve üzerindeki baskılar devam edince 12 Şubat 1925’te emekliye ayrılmış, kısa süren siyasi hayatı böylece noktalanmıştır. Halk arasında “Sakallı” lakabıyla tanınan Nurettin Paşa, 18 Şubat 1932’de vefat ederek Kadıköy’deki Küplüce Mezarlığı’na defnedilmiştir.

Bundan tam 74 yıl önce yine TBMM’de seçimleri kazanan bir adayın milletvekilliği tartışma konusu olmuştu. Mete Tunçay’ın deyişiyle Takrir-i Sükun Kanunu’nun ilanından önce Terakkiperver Cumhuriyeti Fırkası tecrübesi dışında demokratik hukuk devletinin kurallarının işleyebildiği son olay olarak tarihe geçecektir Nurettin Paşa’nın Bursa mebusluğu.

Nurettin Paşa ile ilgili olarak bildiğim en kapsamlı çalışma, Dr. Necati Fahri Taş’ın Nurettin Paşa ve Tarihi Gerçekler adlı doktora tezinin genişletilmiş baskısıdır (Nehir Yayınları, 1997).

Kadınlar saltanatı

Jason Goodwin bir gazeteci, tarihçi ve seyyah. Son yayınlanan Lords of the Horizons (Ufukların Efendileri) adlı kitabında bazı maddi hatalarına rağmen farklı bir kesit çıkarmayı başarmış Osmanlı tarihinden. Tematik bir Osmanlı tarihi yazmaya soyunan Goodwin, 1644-1656 yıllarında yaşanan kadınlar saltanatı dönemi hakkında bir de istatistik çıkarmış, ilgimi çekti.

Bu 12 yıl süren “korkunç” dönemde tam 18 sadrazam değişmiş. Bunlardan 4’ü idam edilmiş, 11’i azledilmiş, ikisi istifa etmiş, birisi de kendiliğinden ölmüş. Durum, daha bitmedi. Bu 12 yıl içinde “kadın sultanlar” tam 12 şeyhülislam ile tam 18 kaptan-ı derya eskitmişler. “Yavuz’a sadrazam dayanmaz” diye boşuna adı çıkmış anlaşılan. Baksanıza, topu topu 6 sadrazam değiştirmiş Yavuz 8 yılda. 3’ü idam edilmiş, birisi şehit olmuş, diğerleri ise azledilmiş. İşte size minik bir istatistiğin aykırı sonuçları.

Bir yanıt yazın