Bir şehir bize neler söyler?

Bir şehir bize neler söyler?

Şehir Asla Unutmaz adlı kitabım çıktıktan sonra bana en çok sorulan sorular, bir şehri edilgin, pasif bir nesne olarak değil, etkin, aktif bir özne olarak yorumlayışıma yönelikti. Şehir nasıl unutmazdı? Onun aklı, hafızası, düşüncesi mi vardı?

Neticede şehir de herhangi bir araç, buzdolabı, televizyon gibi nötr bir araç değil miydi?

Bu sorulara, tarihten çeşitli örnekler göstererek cevap veriyordum, daha çok. Başkent olan bir şehrin bunu unutamayışından, Ayasofya Camii yanındaki güneş saatinin yerini muvakkithanenin alması gibi geçmişe uzanan cevaplarla yetinmeyi tercih ediyordum.

Okumalarım ilerledikçe, Robert Venturi adlı postmodern bir mimarın Las Vegas’ın Öğrettikleri (Learning from Las Vegas) adlı kitabının çağdaş bir Amerikan şehrinin bize ne gibi mesajları olabileceğini ele aldığı ciddi bir çalışması olduğunu fark ettim. Venturi, aslında bir “tabela şehir”den ibaret olan Las Vegas’ın anlamsız, daha doğrusu anlamadan boşaltılmış bir şehir oluşundan yola çıkarak onu çağdaş şehirlerin çirkinliğine (kitsch) bir model olarak alıyor.

Las Vegas, bir bilboard şehir. Yani bir ana cadde üzerinde uzanan, reklam tabelaları ve gazino, otel, lokanta, benzin istasyonu vb. binaların neon ışıklarıyla bezenmiş ve bütün amacı, otobandan geçenlerin dikkatlerini avlamaya teksif etmiş bir “süslü hangar” cenneti. Hangar gibi binalar; ama sadece görünen cepheleri sülenmiş durumda.

Görüntü bu şehirde o kadar öne çıkmaktadır ki, binanın kendisi bir reklam tabelasına dönüşüveriyor. Venturi’nin kitabında verdiği kızarmış ördek satan dükkan, bizzat ördek şeklinde yapılmıştır. Böylece yapının kendisi bir tabela hükmüne indirgenmiş olmaktadır.

Peki Las Vegas’ın bize öğrettiği şey ne? Olumlu değil, olumsuz bir öğretisi var elbette bu şehrin. Modernizmin gelenekteki bütün eylemlerin arkasında yatan metafizik anlamı reddettiği modern kültürde, anlamsızlığın dilinin, daha doğru bir deyişle, anlamsızlıkla yüzyüze gelinen bir çağın görüntüyü putlaştırmasının eşsiz bir örneğini sunmaktadır bize.

Las Vegas’ı boşuna uzaklarda aramayın. Büyük şehirlerin ana caddelerinin de yavaş yavaş birer “süslü hangar”a dönüştüğünü şöyle etrafınıza bir baktığınızda görmekte zorlanmayacaksınız.

Şehirler, anlamsızlığın uçurumuna savrulmakta hızla. Las Vegas da bunun erken bir örneği…

Las Vegas’ın Öğrettikleri, Çeviren: Serpil M. Özaloğlu, İstanbul, 1993, Şehir Varlık Mimarlık Vakfı Yayınları.

01 Ağustos 1997, Cuma

Bir yanıt yazın