• Home
  • Genel
  • 107 yıl önceki bir okuma listesi!

107 yıl önceki bir okuma listesi!

107 yıl önceki bir okuma listesi!

Geçtiğimiz hafta tarih ve sosyoloji alanlarında önemli 10’ar kitabın ismini kısa notlarla birlikte duyurmuştum. Edebiyat, felsefe, yakın tarih, şiir, İslam kültürü gibi alanlarda da listeler oluşturmaya çalışıyordum ki, Necip Asım’ın (18611935) 1893’te, bundan tam 107 yıl önce yayınlanmış olan Kitap adlı kitabında ilginç bir okuma listesine rastladım. Dönemin zihniyet ve kültürünü yansıtan bu listedeki kitapları dikkatinize sunuyorum. Tanzimat’ın ilanından yarım asır sonra bir Osmanlı (üstelik “Türkçü”) aydın okuyucularına şu kitapları tavsiye ediyor:

1. Tefsir-i Tibyan (Muhammed b. Hamza ed-Debbağ)

2. Mevlid-i Şerif (Süleyman Çelebi)

3. Hilye-i Hakani (Mehmed Hakani)

4. Telemak Tercümesi (Fenelon)

5. Husrevname (Xenophon)

6. Mukaddime (İbn Haldun)

7. Hümayunname (Beydeba)

8. Gülistan (Sadi)

9. Mesnevi-i Şerif Tercümesi (Nahifi)

10. Durub-i Emsal-i Osmaniyye (Şinasi)

11. Fezleke-i Tarih-i Osmani (Ahmed Vefik Paşa)

12. Ahlak-ı Alai (Kınalızade Ali)

13. Koçi Bey Risalesi

14. Mizanu’l-Hakk fi İhtiyari’l-Ehakk (Katip Çelebi)

15. Cidal-i Sadi be Müddei (Sadi)

(Necip Asım Yazıksız, Kitap, Yayına hazırlayan: Türker Acaroğlu, İstanbul 1993, İletişim Yayınları, s. 158-159.) 19. yüzyıl sonundaki bir Osmanlı aydınının dünyası bu kitaplardan örülüydü. Bir de 21. yüzyıla 6 ay kala yayınlanan benim listeme bakın ve kıyaslayın!

Uçmak ve yürümek!

Kitaplardan iktibas yapma işine Walter Benjamin kadar önem veren ikinci bir kişiye rastlamadım okumalarım sırasında. Benjamin’e göre okuyan kişi, hayallere dalmış zihninin özgürce uçuşunu izler, oysa kopya eden kişi, “uçmaz”, aynı mesafeyi “yürür”. Bir bölgenin üzerinden uçakla geçmekle o bölgeyi yürüyerek katetmek arasındaki farka benzetir okumakla kopya etmenin farkını Benjamin.

Gerçekten de müthiş bir kafa şu Walter Benjamin!

Kitapları nereden mi çıktı? Artık o kadarını da siz buluverin lütfen. Burada kitap kurtluğundan bahsediyoruz, biraz size de iş kalsın değil mi?

Tarih boyunca kitap kurtları

Hazır söz okumaktan ve kitaplardan açılmışken hafızamın bir yerlerinde kalmış bazı yazılardan sizi de haberdar edeyim istedim.

Bildiğim ilk kitap kurtlarından birisi Aristo’dur. Kendi zamanına kadarki bütün bilimleri öğrenip onları bir bilgi şeması içine sokma çabası, gerçekten de hayranlık uyandıran bir girişimdir. Yalnız çok kitap okumakla kalmamış, aynı zamanda yorumlamış, modern çağa kadar kullanılan bir metodoloji kurmuştur.

İbnu’nNedim, 10. yüzyılda yaşamış tarihin en büyük kitap kurtlarından biridir. Fihrist adlı eseri İslam medeniyetinin altın çağının adeta bibliyografyası niteliğinde olup vazgeçilmez bir eserdir. Birçok eserin varlığından sadece onun kayıtları sayesinde haberdar olabiliyoruz.

Katip Çelebi ise kitap kurtlarının ilk safında yer alması gereken isimlerdendir. Ayrıca kitabın felsefesi üzerine de ciddi ciddi kafa yormuştur. (Kitap hakkındaki görüşleri için Yağmur dergisinin Ocak 2000 sayısında yayınlanan Kalemin Kanatları başlıklı yazıma bakılabilir.)

Karl Marx ve Adam Smith de tarihin gördüğü en çalışkan kitap kurtlarındandır. Marx’ın ömrünün sonlarına doğru Osmanlıca öğrenmeye başladığını, Engels’in de Farsça öğrendiğini bu iki kafadarın çalışkanlığına birer delil olarak dikkatinize sunuyorum.

Ahmed Midhat Efendi’den Cemil Meriç’e uzun bir hat çizilebilir Tanzimat sonra, kitap kurtları için. Fakat saydığım isimler aslında kitap ile kendilerine birer dünya kuranlar. Bir de sadece okumak için okumak isteyenler ile sadece kitap almak için alanlar ve biriktirenler vardır ki, bu gizli kitapseverler pek fazla bilinmez. Bir de kağıt hastaları var ki onlara da bir başka çağdaş kitap kurdu Ali Birinci’nin deyişiyle selülozofiller diyoruz. Neyse, galiba ileride bu konuya tekrar dönmemiz gerekecek.

Kitap kopya edin!

Yanlış okumadınız, size kitap kopya etmenizi tavsiye ediyorum. Neden mi? Anlatayım izninizle. Rahmetli Mehmet Kaplan, fakülteden hocamdı. Sık sık bir Batılı yazara dayanarak ünlü bir edebi eseri, bir romanı mesela, yeniden yazmanın öneminden bahsederdi. Mesela, derdi, Stendhal’ın Kızıl ve Kara’sını alın ve satır satır yeniden yazın.

Doğrusunu söylemem gerekirse bunu birkaç defa denedim ama bitirmeyi başaramadım. Ancak yazdığım parçaların zihnimin şekillenişine etkilerini sonraki yıllarda fark etmeye başlayınca “Keşke bu öğüdü ciddiye alıp daha fazla kitap kopya etseydim” diye hayıflandığımı hatırlıyorum.

Nitekim yıllar sonra notları, fişleri, iktibasları yazmanın normal okumaya göre zihnimi ne kadar iyi terbiye ettiğini bizzat müşahede ettim. Bu açıdan size, Türk edebiyatının en güzel eserlerinden bazılarını (Huzur veya Beş Şehir olabilir) satır satır kopya etmenizin çok faydalı olacağını gönül rahatlığıyla tavsiye edebiliyorum. Normal okumada zihin tarafından es geçilen pek çok önemli noktanın yazarken nasıl dikkatinizin cımbızı tarafından yakalandığını göreceksiniz.

Bir cevap yazın