Atatürk’ün Mason olup olmadığı meselesi uzun yıllardır birçok tartışmaya vesile olmuştur. Bu konuyla ilgili çeşitli kaynaklar farklı iddialar öne sürüyor
Geçen hafta On Soruda Türkiye’de Masonluk Tarihi’ni yazmaya girişmiş, ne var ki, son sorumuz olan ‘Atatürk Mason muydu?’yu sorduğumuz halde yerimizin müsaadesizliği yüzünden cevabını bu haftaya bırakmıştık.
Önce Mason localarının kapatılması meselesini ele alalım. Mason locaları kapatıldı mı yoksa kapandı mı? Anti-Mason cepheye göre kapatıldı, Masonlara göre ise uyumaya bırakıldı.
Elimizde birkaç rivayet var. Eski Van milletvekili İbrahim Arvas’a göre Atatürk’ün hayatta sevmediği iki zümre vardı: Dönmeler (Sabetaycılar) ve Masonlar. CHP Grubu’na talimat göndererek Masonluğun yasaklanmasını isteyen Atatürk, onu kökü dışarıda olduğu için kapattırmıştır bu rivayete göre. Hatta locaları kapatılmasın diye Masonlar tarafından kendisine Meşrık-ı Azamlık teklif edince küplere binip ‘Cehennem olun gidin Yahudi uşakları. Benim milletim bana kahraman sıfatını verdi; sizin gibi bir cıfıt Yahudiye uşak mı olacağım?’ demiştir.
Atatürk sahiden de Arvas’ın dediği gibi Masonları kovdu mu? Bilmiyoruz. Ancak diğer rivayetlere bakılınca bu tehditvari sözün hatırat sahibi tarafından eklendiği veya en azından abartıldığı belli oluyor.
İkinci rivayet, kendisi ileri dereceden bir Mason olan Atatürk’ün doktoru Mim Kemal Öke’ye ait. Öke bir seferinde Atatürk’e Masonların başına geçmesini teklif etmiş. Ancak Atatürk mealen, Masonluğa girmeyeceğini çünkü prensiplerini başkalarının koyduğu hiçbir işe girmediğini söylemiştir.
Lakin bu konuşmada ilginç bir nokta var. Öke’nin, Masonluğun ideallerini soran Atatürk’e verdiği cevap, onların Cumhuriyetinkilerle birebir örtüştüğü şeklindedir. Bunun üzerine yanlarında bulunan bir zat, ‘Madem aynı ideallere sahibiz, öyleyse neden Masonluk diye ayrı bir cemiyet var?’ sorusunu sorar haklı olarak. İşte locaların gerçek kapanma sebebini bu kritik sorunun içeriğinde aramak gerekiyor.
HALKEVLERİ VARKEN…
Çünkü Mason Üstad-ı Azamı Celil Layiktez’in bir ifadesi var ki, Mason cephesinin ‘uyuma’ eylemini nasıl yorumladığını pek güzel sergiler. Masonlara göre, CHP ve Halkevleri zaten Masonik idealleri benimsemişlerdi. Dolayısıyla kendilerine ihtiyaç kalmamıştı. Artık gönül rahatlığıyla uykuya dalabilirlerdi.
Toparlarsak, kapanma olayının şu sırayla gerçekleştiği anlaşılıyor:
Mason localarından duyulan rahatsızlığın Atatürk’ün yönlendirmesiyle Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’a duyurulması; Bozkurt’un CHP Grubu’nda Masonluğu eleştirmesi; mesajı alan yüksek dereceli Masonlardan İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’nın harekete geçerek 33. dereceden Masonları toplantıya çağırması ve kendileri kapatmazsa locaları devletin kapatacağını bildirmesi; nihayet 8 Mason üstadın tüm locaları kapatması ve bütün mallarını Halkevleri’ne bağışlaması.
Ancak yakalanması gereken ince bir nokta yatıyor burada. TC 1935’te, Cumhuriyet öncesine ait sivil kalıntıları ortadan kaldırmak için kolları sıvamış, bütün yolların partiye çıkacağı ve faaliyetlerin onun şemsiyesi altına alınacağı bir sürecin düğmesine basmıştır. CHP bayrağındaki 6 okun sembolize ettiği prensipler zaten olmuş ve olması muhtemel her türlü fikri temsil etmiyor muydu? O halde başka kurumlara ve derneklere ne gerek vardı?
Ancak devlet, bu hükümet dışı kuruluş ve dernekleri kapatmıyor, kendilerini feshetmelerini istiyordu. İşte Türk Ocakları ve Kadınlar Birliği bu yöntemle kendilerini feshetmişti. Şimdi sıra Mason localarına gelmiş, önden haber uçurularak kapılarına kilit vurmaları istenmişti. Onlar da uyumayı tercih etmişlerdi. Velhasıl devlet-parti bütünleşmesi dediğimiz olayın başladığı yıldır 1935.
Şimdi asıl sorumuzun cevabına gelebiliriz.
Her ne kadar 5 Nisan 1998 tarihli New York Times’ta yayınlanan Masonlar listesinde Atatürk’e yer verilmişse de, bugüne kadar ikna edici ‘resmi’ bir bilgi ve belgeye ulaşılamamıştır. Kaldı ki, Atatürk’ün, kendisine defalarca yapılan Mason localarının başına geçme (Meşrık-ı Azam olma) tekliflerini geri çevirdiğini de biliyoruz.
Ancak Orhan Koloğlu’nun, Atatürk’ün Masonluğa girdiğini kanıtlayacak hiçbir belge veya tanıklık olmadığı tezi tartışmalıdır. Bazılarının zannettiği gibi, Atatürk’ün Masonluğa özel olarak alerjisi yoktu. Nitekim daha çok gençken Masonluğa girdiğini bir tanıktan öğrenebiliyoruz.
MASONLAR BENİ SIKTI
Atatürk’ün Uşağı İdim adlı hatıratında Cemal Granda’ya göre Atatürk, bir İzmir gezisinde söz Masonluktan açılınca herkesi şaşkına çeviren bir hatırasını anlatmıştır. Aktarıyorum:
‘Bir zamanlar ben de mason olmuştum. Bir gün bir arkadaşım beni alıp Beyoğlu’ndaki Mason cemiyetine götürdü. Daha ne olduğunu bile anlayamadan kendimi cemiyetin içinde buldum. Mermer merdivenlerden büyük bir salona indik. Orada yüzlerini göremediğim bir takım kişiler vardı. Bizi buyur edip oturttular, kahveler sundular, hal hatır sordular. Orada fazla kalmadık, tekrar merdivenlerle daha da aşağı indik. Bir öncekinden daha geniş salonda bulduk kendimizi. Salonda büyük bir kalabalık toplanmış, kılıçlı bir tören yapılıyordu. Bu işleri daha önceden bildiğini anladığım arkadaşım beni kolumdan tutmuş, durmadan ne yapmam gerektiğini anlatıyordu. Kılıçların arasından geçip kutsal bir kitaba el bastık. Bütün bunlar olup bittikten sonra dışarı çıktık. İçeride çok sıkılmıştım. Bu olaydan sonra bir daha ne o binaya gittim, ne de oradakilerle karşılaştım. Şimdi gitsem, arasam o binayı belki de bulamam. İşte benim masonluğum bundan ibaret…’
Anlaşılan, Atatürk gençliğinde merak sonucu veya arkadaşlarının etkisiyle Masonluğa girmiş ve yemin etmiştir. Ancak yine aynı metinden, sonraki yıllarda Masonluğa olan ilgisini kaybettiğini öğreniyoruz. Nitekim Zeynel Besim Sun adlı Masonun Dün ve Bugün dergisinde (Sayı: 10) yayınlanan hatırasında Atatürk’ün Masonluk etrafında koparılan tartışmalar üzerine ‘Kapatalım da kurtulalım’ dediğini okuyoruz. Atatürk Mason olsaydı bunu kesinlikle diyemez ve locaları kapattırmazdı.
Sonuç: Masonluğun yasaklanması Atatürk’ün Masonluğa özel bir husumeti olduğunu göstermediği gibi, gençliğinde bir vesileyle Masonluğa girmiş olması da onun Mason olduğunu göstermez.
Asker, başbakan, kuramcı…
MasonluĞun yasaklanmasında en aktif rolü oynayanlardan CHP Genel Sekreteri Recep Peker (1888-1950), Cumhuriyet’in yerleşmesi için yer yer Atatürk’ten bile daha tavizsiz ve katı davranmasıyla meşhurdur. Bu sert ‘asker’ tavrını (ki kendisi asker kökenlidir), üniversitelerde verdiği ‘İnkılap Dersleri’nde teorileştirilmiştir de. 1935 ortalarında CHP Genel Sekreterliği’ni devleti de yutacak hale getirmek için ciddi arayışlara girmiş bulunan Peker, Türk Ocakları ve Kadınlar Birliği gibi kökeni Meşrutiyet yıllarına dayanan sivil oluşumları kapatıp parti bünyesine almak için uğraş vermiştir. Mason olmak için başvurduğu, fakat kabul edilmediği için locaları kapatmaya kalktığı iddiası, bir Mason propagandası olmalıdır. Peker’in asıl derdi, dönemin faşist yönetim modelini Türkiye’ye taşımak ve devletin kadir-i mutlaklığını toplumun her noktasına nüfuz ettirmekti.
Kaderin cilvesi: 13 ay süren başbakanlığı (1946-1947) çok partili dönemin ilk hükümeti olmuştur.
6 Comments
İsmail Sevinç
25 Şubat 2012 at 23:07Mustafa kemal gençliğinde bir mason locasına götürülmüş tören sırasında boynuna yular takılıp çekiştirilmiş, çok aşağılandığını hissedip bir dahada gitmemiş. Mason localarını kapatma hikayesi ise benzer işlevi gören kuruluşlar olduğundan bir dönem onların varlığına gerek duyulmamış. Mason localarına göre bunda art niyet yok. Yinede Anıtkabiri yapanlar mason olduğu için binada çok sayıda masonik işaretler varmış.
Birde Mustafa Kemal sabetaycılara neden kızsınki Aliriza bey kendisi sabetayist olduğu için Mustafa Kemali sabetaycıların okuluna yazdırmamışmıydı. Yani Mustafa Kemalde sabetaycıydı denebilir. İbrahim Arvas uydurmuş. Belki pekçok siyasi gibi Mustafa Kemalinde bir dönem masonlukla ilişkisi vardıda bunu açıklamaya gerek duymadı.
İsmail Sevinç
14 Haziran 2012 at 22:57Mustafa Kemal 33. Dereceden masondur.
Türkiyede genç Türklerden büyük ustat (mason) Mehmet Talat Paşa (Osmanlı devletini yıkarak) yeni ve modern bir türkiye kurmak için çalışmalara başlıyor. Ancak ilk başlarda bir türlü başarılı olamıyorlar. Sonraki yıllarda Makedonyadaki Resorto et Veritas locasından Mustafa Kemal Atatürk modern Türkiyeyi kurmayı başardı.
Jürgen W. Denier
Hür masonlar Dergisi beyaz zambaklar dergisi mart 1938 sayısı.
Atatürkün yüzlerce resminde eli cekedinin düğmeleri arasında mason duruşu ile durduğuda açıktır.Türkiye masonik ilkelerle kurulmuş.
kadir
25 Ağustos 2012 at 15:13mustafa bey lütfen yorumumu yayınlayın.öncelikle dindar bir insan olduuğumu ve namaz kıldığımı söylemeliyim.size sorum şu olacak siz kitaplarınızda ve makalelerinizde neden osmanlının hiç bir hatasını yazmıyorsunuz.mesela fatihin 2 yaşındaki kardeşini kundakta öldürmesi islam ahlakına sığar mı. biz buna devlet için diyoruz belki ama mustafa kemal bugün bu ülkede çok büyük bir birleştirici unsur.hem kürtler hem dindarlar hem de cumhuriyetçiler tarafından sevilen biri.yazmış olduklarınız doğru olsa bile insanların düşüncelerine mi bakılır yoksa yaptıklarına mı bakılır.bence şu bölünmeye uygun şu zor günlerimizde ortak değerlerimize sahip çıkmalıyız diye düşünüyorum.mesela bir yazınızda mustafa kemal ingilizlerden görev istedi diyorsunuz.isterseniz siz bunu her yerde söyleyin ama herkes biliyor ki ingilizler bu ülkeden çıkarıldı.üstelik başında mustafa kemalin olduğu bir meclis tarafından.ismet inönü hakkında asla olumlu bir yorum yapmam.zaten atatürkle düşünceleri çelişiyordu.bunu atatürkün ölümünden sonra yaşananları düşünerek kanıtlayabiliriz.kazım karabekire de haksızlık yapıldığını düşünüyorum.fakat mustafa kemal gibi ortak bir değere firesiz bir şekilde sahip çıkmalıyız diye düşünüyorum.saygılar
erkan derviş
24 Aralık 2012 at 12:10mustafa bey tüm kahramanlarımızı mason yaptınızz…ben de sizin mason oldugunuzu düşünüyorum. aksini nasıl ispat edeceksiniz? hatta yüksek bir derecedesibi bence
İsmail
12 Ocak 2013 at 17:50Fatihin 2 yaşında kardeşini öldürmesi meselesine açıklık getirmek lazım. Fatih saltanata ilk çıktığında yeniçeriler ayaklanmıştı. Ayaklanma zor bastırıldı. Şimdi Fatih padişah ve erkek kardeşi şağ. En ufak bir ayaklanma bastırılamadığı taktirde Fatih öldürülür yerine küçücük kardeşi hükümdar yapılır. Oda devleti yönetemez. Fatih kardeşimi öldürün emrini vermez. Devletin bekası için uygun görülen ne ise o yapılır. Acı bir olaydır ama mecburiyetten gelişen bir olaydır. Şehzade Orhan Bizansın elindeyken Osmanlıya ne kadar zararı oldu bunu bilmeyen kardeş öldürmenin devlet için gereğini bilemez. Cem Sultan ile Bayezıt arasındaki savaşlara varan kardeş kavgalarının kısa sürede olsa bölünmeye giden durumun ülkeye verdiği zarar. Batının eline esir düşen Cem sultanın 1495 e kadar Osmanlıyı nasıl batının elinde oyuncak ettiği, Cem için Papaya ödenen fidyeleri ve öldürülmesi için papaya verilen 300000 altını bilmeyen kardeş katlinin devletin bekası için nasıl bir mecburiyet olduğunu bilemez. Atatürkü fazla gözünde büyütme belki batılı büyük devletler Osmanlıyı ortadan kaldırmak için bizi işgal etmişler kaldırıncada devleti Ankara hükümetine bırakıp çekip gitmişlerdir. Atatürkte İngiliz Fransız, ABD, Anzak, Afrikalı, Japon, Hintli kim varsa hepsini yenmiş gibi gösterilmiştir. Yenilen sadece Yunandır. Oda Osmanlı imkanlarıyla yani İstanbuldan gönderilen kadro ve silahlarla.
Erkan Derviş masonluk senin için kötü gözükebilir ama kimisi için onurdur. Devletin kademelerinde yükselebilmek için basamak bir yerlere gelebilmeninde öncü anahtarı olabilir.
Yusuf K.
2 Şubat 2013 at 19:59Sayın Mustafma Armağan çok önemli belgeler göstermişsiniz.Elinize sağlık. Bunlar gerçekler,gerçekleri saklayamayız,Keşke liselerdeki tarih kitaplarında sizin eserlerinizden esinlenilse.