• Home
  • Genel
  • Selahaddin Eyyubi hem Kürt, hem Arap, hem de Türktü!

Selahaddin Eyyubi hem Kürt, hem Arap, hem de Türktü!

Başbakan Erdoğan grup toplantısında Selahaddin Eyyubi’nin “gerçek torunları”nın teröre karşı tavır aldıklarını söyledi.

 Bunun üzerine “Selahaddin Eyyubi’nin gerçek torunları” vurgusuyla yalnızca Kürtleri mi yoksa genel olarak bu topraklarda yaşayanları mı kastettiği noktasında kafalar karıştı. Öte yandan da “Selahaddin Eyyubî Kürt müydü?” sorusu yayından çıkan bir ok gibi ak sayfalara düşmüş oldu.

Ben Türkiye’de etnik kökenleri tartışmanın anlamsızlığına inanan biriyim. Zira ailemizin bir kolu Şam’dan, öbür kolu Amasya’dan, diğeri Hilvan’dan vs. gelip Urfa’da buluşmuşlar. Çok sonraları annemin dilindeki birçok kelimenin Dede Korkut Kitabı’nda geçtiğini öğrenmek şaşırtıcı olmuştu benim için. Kürt mü, Arap mı, Türk mü? olduğum, sıcak suyla soğuk suyun bir kovaya döküldükten sonra ayrıştırılamaması gibi neredeyse tespiti imkânsız bir bilmecedir.

Elbette Kürtlerin dünya ve İslam tarihinin en büyük şahsiyetlerinden birine sahip çıkması önemli. Ama bu, onu bir ırka indirgeme yanlışına dönüşmemeli. O İslamın, hatta insanlığın ortak değeridir. Unutmayalım ki, Fransızlar bile Fransız bir anne uydurarak onu sahiplenmek istemişlerdi. Demek ki, paylaşılamayan bir güzelliğin odağındadır Selahaddin Eyyubi.

Kürtler onun Kürt, Araplar Arap, Türkler de Türk olduğunu iddia ederler. Bu bir kavga sebebi olmamalı. Bir evrensel değeri sahiplenme uğrunda girişilen rekabetin güzelliğini yakalamalıyız onun şahsında.

Selahaddin Eyyubi Kafkasyalı mı?

Selahaddin Eyyubi’nin Kürt olduğunu iddia eden 4-5 Arapça kaynak var elimizde. Üstelik İbn Hallikan gibi bir asır sonra onun soyağacını araştırmış bir tarihçi de çıkmış ki bu bakımdan şanslı sayılırız. İbn Hallikan şöyle diyor:

“Tarihçiler Selahaddin Eyyubi’nin babası ve ailesinin Azerbaycan’ın en ucunda bulunan Duvin şehrinden olduğunda anlaşmışlardır. Burası Gürcüler ülkesinde ve Arran yolundadır. Onlar Kürttü ve Ravâdiye aşiretine mensuplardı ki, bunlar büyük Hezbaniye aşiretinin bir koludur. Babası Duvin’de doğmuştur. Dedesi Şâdi, Şirkûh ve Necmeddin Eyyub adlı oğullarıyla birlikte önce Bağdat’a, sonra da Tikrit’e yerleşmiş. Dedesi Tikrit’te ölmüş ve adına bir türbe yapılmıştır. Onların soyağacını dikkatlice inceledimse de, Şâdi’den daha geriye gidemedim.” (Minorsky’nin “Prehistory of Saladin” adlı incelemesinden, s. 125)

İbn Hallikan’ın dediklerinden çıkan sonuçlar: 1) Selahaddin Eyyubi’nin kökeninin Kafkasya’da Müslümanların kilit noktalarından biri olan Duvin yakınlarında Azanakan köyü olduğu, 2) Kürt oldukları, 3) Hezbanilerin bir kolu olan Revâdi aşiretine mensup olduklarıdır.

Aynı şekilde Kürt tarihçi Şerefeddin’in “Şerefnamesi” de, İbnu’l-Esir gibi tarihçiler de onun “Duvinli Revanda (Revadi) Kürtleri”ne mensup olduğunu yazarlar. Ancak Minorsky’nin dikkatimizi çektiği bir nokta önemlidir:

Kafkasya, Revâdi aşiretinin asıl vatanı değildi. Hezbani Kürtlerinin Aras vadisine, 10. yüzyıldan önce dalgalar halinde yerleştikleri bilindiğine göre buraya muhtemelen Erbil taraflarından gelmişlerdi, zira Hezbani kelimesinin Erbil’le kadim bir bağlantısı mevcut.

Minorsky’nin bu kısa analizinden Eyyubi ailesinin asıl vatanının Azerbaycan olmadığını anlıyoruz. Öyleyse nereden gelmişlerdi oraya? Erbil’den mi?

Selahaddin Eyyubi üzerine dünyadaki en muteber uzmanlardan birisi, Türkiye’de yaşıyor. Tarihçi camiası dışında neredeyse meçhul kalan bu mütevazı isim, Prof. Ramazan Şeşen’dir. Selahaddin Eyyubi üzerine yazdığı iki muhteşem kitabında onun etnik kökeni konusuna ışık tutan bir araştırmaya girişen Şeşen, bize diğer tarihçilerin dikkatini çekmeyen bir pencere açıyor.

Buna göre Selahaddin Eyyubi muazzam bir şöhrete sahip olarak öldükten sonra hakkında çeşitli şecereler uydurulmuştur. Hatta kimisi Kureyş’e, kimisi de Emevilere kadar çıkarmıştır soy zincirini.

Yemen’den Azerbaycan’a

Ancak tarihçi Yakubî’nin bir kaydına göre Revadî Kürtleri, Revvâd b. El-Musanna el-Ezdî’den gelir ve bu şahıs da 758 yılında Basra’dan Azerbaycan’a yerleştirilen Yemen Araplarındandır. Selahaddin Eyyubi’nin aşireti Revâdiler önce Tebriz civarına yerleştirilmiş, kuvvetlendikten sonra Tebriz şehrinin yönetimini ele geçirmişler ve 10. yüzyılda o bölgede yaşayan Hezbanî Kürtleriyle karışarak zamanla kendilerini “Kürt” saymışlardır. Dolayısıyla Selahaddin Eyyubi’nin uzak ataları Araptır ve zamanla Kürtleşmişlerdir.

Şimdi Eyyubilerin Türk ayağına geliyoruz. Selahaddin’in abisinin ismi Turanşah, bize ailenin Türklerle de karışmış olduğunu gösteren ufak bir misal sunar. Küçük kardeşlerinden birinin ismi Tuğtekin, öbürününkü Böri’dir (Türkçe “kurt” anlamında). Üç kardeşinin Türkçe isimler taşıması bir tesadüf olabilir mi? Ancak dayısının isminde geçen “Tüküş” (Türkçe “tokuş” kelimesi Arapçada böyle yazılır) kelimesinden ve ailenin bildiğimiz kadınlarının Türkçe isimler taşımalarından yola çıkarak “anne tarafı Türk olmalıdır” hükmüne varan Prof. Şeşen, eniştelerinden Muzafferüddin Gökböri’nin de Türk olduğunu ekliyor sözlerine. (Dr. Rıza Nur ise “Türk Tarihi”nde Selahaddin Eyyubi’nin ölmeden önce devletin topraklarını çocukları arasında bölüştürmesinin bir Türk devlet teamülü (“ülüş”) olduğundan hareket ederek bunu onun Türklüğüne delil gösterir.)

Ramazan Şeşen hocanın şu sözleri çok anlamlı:

“Ayrıca Kürt ırkı Türklerin Suriye, Mısır, Anadolu ve diğer Ortadoğu ülkelerindeki hakimiyetlerinin tesisinde daima Türklerle beraber hareket etmiştir. Şah İsmail ve İran’da bulunan birçok Türk şii olup İranlılığa hizmet ettikleri halde, Doğu Anadolu’daki Kürtler Osmanlılara sadık kalarak, birçok Türk kabilelerinin aksine, Türklüğe hizmet etmişlerdir.”

Dolayısıyla Selahaddin Eyyubi melez bir aileden gelir ve bu melezliği de hem Türkiye Müslümanları, hem dünya Müslümanları açısından mutlak bir avantajdır. Uzak ataları Araptır, evet, bunlar zamanla Kürtleşmiş ve kendilerini Kürt saymaya başlamışlardır. Lakin bünyesinde çalıştıkları ve sonunda devraldıkları Nureddin Zengi’nin devletindeki Türklerle etkileşime girip zamanla Türkleşmeler de olmuştur. Zira Zengi, Eyyubi ve Memluk devletlerinde devlet ve ordu teşkilatı Türklerin, bürokrasi ise Arapların elindeydi. Ayrıca ordularında hatırı sayılır oranda Kürt askeri de bulunuyordu.

Sonuçta bence Selahaddin Eyyubi hem Arap, hem Kürt, hem de Türktü. Bu yapay ve bizi bölecek tanımlardan da kurtulalım derim. İslam dünyasının temel problemini politik ahlaksızlaşma olarak gören ve buna isyan eden Selahaddin Eyyubi, İslam dünyasını tek bir bayrak altında birleştirme davasına kendini adamış biriydi. Gibb’in deyişiyle, İslamı siyasi cesaretsizlik batağından çıkararak ahlakî bir ideal etrafında yeniden kenetlenmenin yolunu açmıştı. Bugün onun aziz hatırası niye aynı işi göremesin?

06 Kasım 2011, Pazar

6 Comments

  • FATİH ASPİR

    10 Ocak 2012 at 09:57

    Mustafa bey ezber bozan araştırmalarıyla hakikaten her türlü takdire layık bir tarihçidir.Fakat burada kendilerine bir takım süallerim olacak
    1-Neden Selahaddin Eyyubiyle aynı çağda yaşayan ibni Esir veya İbni Hiligan onun soyundan bahsederken Rewwadi aşiretinin Arap orjinli olduğundan bahsetmemiştir..Kısa zamanda Bu aile Arap orjinli olduğunu nasıl unutabilir.
    2-Velevki Tebrizdeki Rewwadiler Kürtleşdi..Bu bütün Rewwadi aşiretinin bu ailenin soyundan geldiğini baba soyunun bu Araplara eriştiğini göstermez..Yanlızca bir zan ve şüphe oluşur..Kürt aşiretlerini inclelediğinizde Aşite beyleri ile aşiret halkının aynı soydan olmadığını görürsünüz.Medala Mersidi aşireti buna bir misaldir..
    3-İbni Kesir Babası Şirkuh’un Eseddini Zerzari ismiyle anıldığını onun Zerzari Kürdlerinden olduğunu söylerki buda onun Rewadi aşiretine sızmış bir Zerzari Kürdü olduğunu gösterir..Son zamanlarda Selahadin Eyyubi için Babası Arap annesiTürkmen yanlızca birara ailesi kürtçe konuşmuş diyen bazı ırkçı yayınlara cevap anlamında bu açıklamayı yaptım ..selam ederim..

    Yanıtla
  • faust

    18 Ocak 2012 at 16:37

    Selahaddin Eyyubi gibi bir Kürdü de hem Türkleştirip hem Araplaştırdınız ya ne diyim kul hakkı büyük günah ama unutmaylım ki bizim resmi tarihimiz bu… Sayın yazara da bunu öğretmiş o da kendine inanacaklara, bu Türke Türk propagandası böyle devam edecek ama Kapıkule’nin dışındakiler her zaman yani o büyük dünya Eyyubi’yi her zaman Kürt bilecek.. veselam..

    Yanıtla
  • faust

    18 Ocak 2012 at 16:47

    Sayın Yazara bir sorum olacak: orijinali İskenderiye Kütüphanersinde bulunan Selahattin Eyyubi’nin el yazması günlüğü var mı ve bu günlük Fransız Gazetesi Genevieve Chauvel tarafından “Ben Selahattin” ismi ile romanlaştırılmış mı ve o günlük şöyle başlıyore mu: “Bunları yazmaya başlamadan önce kendimi tanıtayım. Önce, ben Kürdüm. Ramadi aşiretindenim. Bu aşiret, Kürdlerin en eski ve asil aşiretlerinden biridir. Aşiretin yerleşik yeri, Batı Azerbeycandır. Dedem Şadinin babası Mervandan önceki soyumuz üzerine fazla bilgim yoktur.
    Bizim beşiğimiz sayılan Dovin, 10. yüzyılda Küçük Ermenistan’ın başkenti idi. Buraya İç Ermenistan da diyorlardı. Amcam Şêrkoh ve babam Eyup Dovin’de dünyaya geldiler. 1128’de Dovin Türkmenlerin saldırısına uğradığında, dedem Şadi iki oğlunu ve karısını yanına alarak, canlarını Türkmenlerin acımasız katliamından zor kurtarmışlardır…….” ve bu günlük böyle devam ediyor mu? eğer yalansa bunu ispatlayabilir misiniz.. sonuçta bunun varlığını ya da yokluğunu kanıtlarsanız Allah’ın rızasını kazaanmış olursunuz çünkü bir gerçeği biz sunmuş olursunuz…

    Yanıtla
  • FATİH ASPİR

    30 Ocak 2012 at 13:19

    REWWADİ AŞİRETİ ARAP ORJİNLİ OLAMAZ:
    Efendim Kıymetli yazar Mustafa bey Ramazan Şeşen beyden nakille 758’de Azerbaycana giden bir zaatdan bahsediyor..ve bu kişinin Revadi aşiretinin Atası olduğunu söylüyor..
    -10. yüzyılda Hezbani kürdleriyle karışmasından sonra bu aşiret kürd oldu deniliyor..Oysaki bütün Tarihçilerin ittifakıyla Şeddadi Kürt beyliğini kuran Muhammed bin şeddad REWADİ aşiretindendir ve 950’li yıllarda bu beyliği kurmuştur.Hatta 10. yüzyıl başlarında böşgede bir Rewadi beyliği bile kurulmuştur..Eğer Rewadiler o vakitler Arap idiyseler..devletin kurucusu Muhammed bin Seddaddan bütün tarihçilerin Arap olarak bahsetmesi gerekmezmiydi..Oysaki bu hanedanın Kürd olduğunu bütün tarihçiler açıkca ifade eder..Hiç bir tarihçi bu zatın TEBRİZLİ olduğundan veya Tebrizli bir ARAP aileden olduğundan bahsetmez.. Yani Mustafa beyden özür diliyorum ama Rewadilerin Arap orjinli olduğu İbni Haldunun senaryosudur..bu zat Taberi tarihinde geçen Behram Puçi için kullanılan Kürdi kelimesinide tahrif ederek Behram Puçinin Kürd olduğunu gizlemeye çalışmışdır..Yani Kürdlerden pek hoşlanan bir tarihçi değildir!!!Belkide Yakubi tarihinde bahsedilen bu zatın ismi ile aşiret ismi benzer idi bilemiyeceğim..Ama TEBRİZDE Hakimiyet kuran 900 lü yıllara kadar orada kalan bir ARAP AŞİRETİ (ki Yakubi bir Arap aşiretinden bahsetmez )Nasıl olurda yine AYNI TARİHLERDE 900 LÜ YIILARIN BAŞINDA BİR KÜRT AŞİRETİ VE BEYLİĞİ OLARAK DİVİNDE BELİRİR!!!.TENAKUZ ORTADA DEĞİLMİDİR.SELAM EDERİM..

    Yanıtla
  • Murat HANAR

    2 Nisan 2012 at 19:05

    Lütfen Tarihi Tarihçilere Bırakalım… Selahaddin Eyyubi Türk yada Arap değil bir Kürttür. Yorumlarınız anlamlı ancak akademik çevrelerde geçmişiniz dolayısıyla destek bulamıyor ve bulamaz da yoksa sizi seviyoruz özellikle Osmanlı Gerileme Paradigması eserinizde müthiş bir derleme yapmışsınız.

    Yanıtla
  • senol

    2 Ekim 2013 at 21:14

    selam değerli arkadaşlar yukarıdaki yorumları okudum, ancak anlaşılan şuki herkes kendinde bir selahattin arıyor kürt bizden diyor arap bizden diyor türk bizdendir diyor, oysaki ben selahattin eyyubinin kardeşi şahanşahın oğlu silvan hakimi gazi muzaffer takieddin ömer beyin soyundan geliyoruz bizlere (Ömeroğulları) denir.yoğunluk olarak doğu karadeniz bölgesinde yaşarlar diğer kardeş çocukları(eyüboğulları)ile birlikte.maçka ve civarıköylerde,bizde torul ilçesi yalınkavak köyündeyaşarız .ancak bizler karadeniz bölgesine aksaraya bağlı eyüpeli kazasından 1726 yılında geldik.selahattin eyyubinin torunları karadenize 1507 yılında Trabzon valisi olan yavuz sultan selimin daveti üzerine trabzona geldiler.hala buralarda yaşarız ancak bizler kendimizi bildik bileli türk oğlu türküz,neden derseniz kürtler kabul etsede etmesede,kürtlerde bir altay türküdürler.ayrıca bizler oğuzların bayındır boyundan olduğumuzu ecdadımız hep söyleye gelmişlerdir.nuh tufanından sonra nuhun oğullarından ki 3oğlu olduğunu biliyoruz ham,sam,ve Yasef türklerde yaseften geldiğine göre dünyanın 3/4 türk olmuyormu mesela urfadaki Karakeçili ailesi nasıl kendini kürt olarak görebiliyorsa halbuki Karakeçililer oğuzların kayıboyuna mensupturlar kısacası selahattin Eyyubi her ne ise aslında o dinin kurtarıcısıdır.

    Yanıtla

Bir yanıt yazın