Papa’nın sözleri…
Dünyaya yön veren etkili güçler, yıllardır İslam’ı şiddetle ilişkili, Müslümanları barbar göstermek için olağanüstü çaba harcıyor. Bugün dünyada İslam’ın bizatihi kendisiyle algılanması arasında uçurum var.
Bu açıdan bakıldığında kara propagandanın sonuç verdiği söylenebilir. Kendi iç sorunlarıyla boğuşan İslam dünyası, yüksek sesli propagandalara etkili ve ikna edici cevap vermekten çok uzak.
İletişim ağları ve diğer kanallar karşı tarafla boy ölçüşülecek düzeyde değil. Bugün Müslümanların kutsalları sürekli saldırıların hedefi durumunda… Hiçbir din bu kadar saldırıya uğramadı. Papa’nın İslam ve Peygamber Efendimiz hakkındaki talihsiz açıklamalarını da bu kapsamda değerlendirmek lazım. Papa’nın sözleri, bu kara propagandanın uzantısından başka bir şey değil.
Bir din adamına, yeryüzünde milyarlarca müntesibi bulunan bir başka din hakkında uluorta konuşmak yakışır mı? Muhteva ve üslup çok kötü… Cümleler dikkatle okunduğunda sözlerin bir sürç-i lisan olmadığı anlaşılır. Amaç; medeniyetler çatışmasına yol açmak mı? Asıl şiddet ve kan bu çatışmada, medeniyetler savaşı dünyanın sonu demek.
Tüm olumsuz karalama kampanyalarına, kara propagandalara rağmen İslam yeryüzünde en çok ilgi gören din, Müslümanlığa her yerde olağanüstü yöneliş var. Dünya tarihine dinler açısından bakıldığında, her türlü olumsuz örneklerine rağmen şiddetten en uzak dinin İslam olduğu apaçık görülecektir. Vaktiyle Avrupa’yı kasıp kavuran mezhepler savaşının hangi dinden neşet ettiğini hatırlatmaya gerek yok sanırım.
Sonra, şiddetin, işkencenin ve zulmün anası engizisyon mahkemeleri… İslam’la şiddet arasında ilişki arayanların önce kendi dinlerinin tarihine göz atmasında yarar var. Dünü bırakıp bugüne bakarsak… Bugün dünyanın Hıristiyanlığın egemenliği altında olduğunu söyleyebiliriz. Süper gücü yönetenlerin dininin ne olduğu sorusuna verilecek tek cevap var. Liderlerinin kiliseyle içli dışlı hayat sürdükleri herkesin malumu…
Dünyanın bir başka güç merkezi Avrupa ülkelerinin dinleri de malum… Almanya, İngiltere, Fransa ve İtalya gibi devletler acaba hangi dinin gölgesi altında. Yeryüzünde yaşanan karışıklıklarda, huzursuzluklarda, çatışma ve savaşlarda bir dinin payı aranacaksa bu hangi din acaba?
En can alıcı soru şu; Papa aynı sözleri Yahudiler için söyleyebilir mi? Vatikan’ın Musevilikle ilgili düşüncelerini aynı üslupla açıklayabilir mi? Yazının başında uluslararası arenada İslam dünyasının zayıflığından yakınmamın nedeni bu. Neylersin ki bugün İslam garip, güç dengesinde Müslümanlar zayıf…
Bazılarının söylediği gibi Papa’nın talihsiz sözleri, Hıristiyanlarla aramıza duvarlar örmemizi değil, aksine daha fazla diyaloğu zorunlu kılıyor. Amaç, barış dini İslam’ı doğru anlatmak, Sevgi Peygamberi Hazreti Muhammed’i doğru tanıtmak.
Bunu yapmanın diyalogdan başka yolu yok. Marifet karanlığa küfretmek değil, mum yakmakta… Bir Müslüman’ın Papa’nın sözlerine duyarsız kalması düşünülemez. Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu’nun tepkisi yerinde, İKÖ’nün tavrı da… Tepki sadece İslam dünyasından da değil. Dini farklı olsa da insaf sahiplerinden benzer sesler yükseliyor.
Amerika’nın etkin gazetesi The New York Times’ın başyazısında İslam’a saldırdığı ifade edilen Papa’nın ‘derin ve ikna edici biçimde’ özür dilemesi gerektiği yazıldı. Türkiye’de belli kesimler ‘Biz laikiz, Papa’nın açıklamalarından bize ne’ gibi yaklaşımlar dile getiriyor. Bunların arasında devletin zirvesinde olan isimler de var. Bunlar Papa’nın sözleri kadar üzücü… Devlet laik olsa da büyük çoğunluğu Müslüman olan vatandaşlarını derinden yaralayan bir konuda sessiz kalınması düşünülemez.
Sadece Müslüman kamuoyu değil, insaf sahibi herkes Papa’dan sözlerini geri almasını ve İslam dünyasından özür dilemesini bekliyor. Üzgün olduğunun açıklanması yeterli değil. Aksi halde kasım ayında Türkiye’ye yapacağı ziyaret başlamadan biter.
17 Eylül 2006, Pazar