Kurtuluş Savaşı’nın en önemli isimlerden Kazım Karabekir, daha sonra tarihten silinip, hain ilan edildi. İmha edilen, gerçekleri yazdığı kitabı yıllar sonra gün yüzüne çıktı
Kurtuluş Savaşı’nı gerçekleştiren en önemli isimlerden Kazım Karabekir Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında tarihten silinir. Mustafa Armağan’ın Timaş’tan çıkan yeni kitabı “Kazım Karabekir’in Gözüyle Yakın Tarihimiz – İstiklal Savaşı’nın İç Yüzü” yakın geçmişimizle yüzleşme sürecine ciddi anlamda katkı sağlayacak nitelikte. Armağan kitabında onun yaptıklarının ve yaşadıklarının izini sürüyor
İnkılap tarihlerimizin neden “Tarih” sıfatını hak etmediğini anlamak için Kâzım Karabekir Paşa’nın hayatına bakmak yeterli olacaktır. Sadece birkaç fersiz cümlede geçer ismi. Resmi bile son yıllara kadar ders kitaplarında hemen hiç yer almazdı. Hatta bazılarına kalırsa “rejim düşmanı, Hilafetçi ve hain”di. İyi ama ne yapmıştı Paşa bu hakaretleri hak etmek için?
Karabekir Paşa’nın askeri ve siyasi hayatında haksızlıklara uğraması yetmiyormuş gibi, tarih kitaplarından da emekleri silinmişti. Doğu Cephesi’nde zafer üstüne zafer kazanarak makûs talihimizi yenen Paşa, Sevr’i yırtan ilk antlaşmanın altına imza atmıştı. Savaş sonunda adına “Şark Arslanı” diye posterler basılıyor, özellikle Doğu’da savaşın gerçek kahramanı sayılıyor, adı efsaneleşiyordu.
Ne olduysa savaş sonunda oldu ve Karabekir önce ordudan uzaklaştırıldı, derken Meclis’te mücadele ederken görüldü, sonra partisi kapatıldı ve ertesi yıl İstiklal Mahkemesi’nde idamla yargılandı. Gözetim altında tam 13 yılını geçirdi. İstiklal Savaşı’nı birlikte başlattığı ve en zayıf anında “Emrinizdeyim Paşam” diye desteklediği Mustafa Kemal Paşa ve çevresinin tanınmaz hale gelişine eserleriyle muhalefet etti.
İstiklal Savaşı’nı kardeşlik duygularıyla birbirlerine bağlı bir kadro vermişti. Ancak asıl savaş bundan sonra başlamış, iktidar rüzgârı, İstiklal Savaşı’nın İlk Beş’inden dördünü idam sehpasının önüne fırlatmıştı. Suçları neydi? Muhalefet etmek. Peki savaşı esaretten kurtulmak için yapmamışlar mıydı? Şimdi de hem kendi haklarını, hem de milletin haklarını savundukları için darağaçlarının gölgesinde bir hayata mahkûm ediliyorlardı.
İşte herkesin sustuğu bir zamanda Karabekir tek başına muhalefet bayrağını açtı ve basının önüne çıktı. İstiklal Savaşı’nı sanki sadece Mustafa Kemal Paşa yapmış gibi anlatılıyordu. Oysa Karabekir Paşa diyordu ki: “Onu Anadolu’ya gelmeye ben ikna ettim. Hatta bir ay önce, 19 Nisan 1919’da Trabzon’a çıktım…”
Karabekir, Mustafa Kemal’in önce Bolşeviklik daha sonra ise Amerikan Mandası istediğini hatta bu niyetle Amerikan Senatosu’na bir mektup yazdığını anlatıyor.
Mondros Mütarekesi’nin Atatürk’ün yazdığı mektup sonucu imzalandığını da söyleyen Karabekir, Mustafa Kemal’in Milli Mücadele boyunca istikrarlı bir çizgi izlemeyip sürekli zigzaglar çizdiğini anlatıyor. Atatürk’ün bir diktatörlük hevesi içinde olduğunu Fevzi Çakmak’tan duyduğunu yazan Karabekir, kendisinin, Atatürk’ü mandacı düşünceden istiklal düşüncesine çektiğini de belirtiyor. Fevzi Çakmak’ın milli mücadeleye katılmadan önce Atatürk’ün hedefinde olduğunu ileri süren Karabekir, Mustafa Kemal’in Fevzi Çakmak’ı öldürmeyi planlayacak kadar ileri gittiğini de iddia ediyor.
Mustafa Kemal’in Erzurum Kongresi öncesi askeri üniforma giydiğini, delegelerin ise bunun hala padişaha sadakat anlamına geldiğini söyleyerek Mustafa Kemal’den üniformasını çıkarmasını istediğini anlatan Karabekir, Atatürk’ün delegelerin isteğine uyarak kongreye girebildiğini dile getiriyor. Mustafa Kemal’in milli mücadele fikrini sonradan benimsediğini söyleyen Karabekir, öncesinde Atatürk’ün padişahın hükümetinde bakan olmak amacında olduğunu dile getiriyor.
Haber 7 / Milli Gazete